Asperger Sendromu Özellikleri, Çocuklarda Etkisi ve Tedavi Yöntemleri

Asparagas Sendromu

Asperger Özellikleri:


Asperger Bozukluğu (AB) olan çocuklarda  karşılıklı sosyal etkileşimin gelişiminde niteliksel bozulma vardır. Tekrarlayan, kısıtlı, takıntılı davranışlar ve ilgiler sergilerler. Otistik bozukluktan farklı olarak dil gelişiminde gecikme yoktur. Sıklığı hakkında bilgi sınırlıdır, süreğen gidişlidir. Vakalar çoğunlukla ilk kez çocuk psikiyatrisi kliniklerinde değerlendirilir. Sekiz ya da dokuz yaşlarında, sosyal sorunlar başlayıncaya kadar ayırt edilemeyebilir. Erişkin yaşamda sosyal ya da  iş yaşantılarında  belirgin bozulmalara yol açar. Olguların çoğunluğunda bozukluk yaşam boyu sürer ve kişinin işlevselliğini çok bozması nedeniyle hastalar daha sonraki yaşlarında sıklıkla erişkin psikiyatrisine de başvururlar.

Otistik yelpazede yer alan çocuklardan farklı olarak, AB olan çocuklarda dil gelişimi normaldir.  İki yaşına kadar tek tek sözcükler söylerler. Üç yaşına kadar iletişim sağlayan cümleler kurarlar. İletişimin sözel olmayan ve faydacı, uygulamaya dönük  yönlerinde yetersizlik vardır (yüz ifadesi, mimikler). Dil gelişiminde ciddi gecikme ve bozukluk göstermezler. Nöropsikolojik değerlendirme, sözel olmayan öğrenme güçlüğü ile uyumlu bir biçim gösterebilir.

Kısmen sosyal farkındalıkları olsa da bu çocuklar diğerlerine farklı ya da tuhaf görünürler. Beceriksiz ve sakar olabilirler. Duruş ve yürüyüşleri farklıdır. Aile bireyleri arasında benzer özellikleri taşıyanlar bulunabilir. (Asperger ya da Asperger eğilimli). Bu bozukluk, yüksek işlevli otistik bozukluğun (bilişsel bozukluğun olmadığı durum) bir biçimini gösterebilir.  Buna karşın günümüzde bu ayrım hala tartışmalıdır.

Bu çocuklar, özellikle duygu durum ve anksiyete bozuklukları gibi diğer psikiyatrik hastalıklar açısından yüksek risk altındadır; yüzde 30’unde birlikte psikiyatrik bozukluklar görülür. Depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları, obsessif kompülsif bozukluk, bipolar bozukluk gibi. Özkıyım riski daha fazladır.

Böyle sorunların taranması değerlendirmenin önemli bir kısmını oluşturur.  Bu çocuklar olgunlaştıkça belirtilerde ve işlevlerde düzelme eğilimindedirler. Sayısal zeka yüksekse prognoz daha iyidir. Sosyal becerilerin geliştirilebilmesi için grup eğitimi etkin bir girişimdir.

Bazı belirtilerini taşıyan, ancak otistik bozukluk ya da AB’nin tüm kriterlerine uymayan çocuklarda başka türlü tanımlanamayan yaygın gelişimsel bozukluk olduğu kabul edilir. Bu durum, atipik otizm ve sıklıkla birlikte seyreden psikiyatrik hastalıklarla yaşam boyu sürer. 

Asperger Bozukluğu için tanı ölçütleri:  Toplumsal etkileşimde niteliksel  bozulma ile birlikte davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüleri içerir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994). Uluslararası tanı ölçütleri,  yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe ve toplumsal ya da duygusal karşılıklar verememe maddelerini içermektedir. Bu bozukluğa yol açan nedenler üzerindeki varsayımlar beyinde farklılıklar, genetik etki, genetik ve çevre etkilerinin birleşimi üzerinde durmaktadır.  Bazı fenotipik özelliklerden de söz edilmektedir. Geniş alın, uzun ve geniş filtrum (dudak ile burun arasındaki aralık), göreceli olarak küçük ağız ve çene, kulak kepçelerinde farklılık, ensede saçlı deri sınırının daha aşağıda olması, uzun parmaklar gibi. Ayrıca bir çok insana göre, Aspergerlilerin gözleri güzel, bakışları masum, gizemli ve çocuksu bulunmuştur.

Klinik belirtiler: Empati eksikliği, naif, uygun olmayan biçimde tek taraflı etkileşim; arkadaşlık kurma yeteneğinin olmaması ya da az olması; bilgiç biçimde, tekrarlayıcı konuşma; dil dışındaki iletişimin- göz teması, vücut dili- zayıf olması;  belirli konularda aşırı yoğunlaşma; beceriksiz ve koordine olmayan hareketler ve vücut duruşunun (postür) kötü olması. Yaşlarına göre olağanüstü bir sözcük dağarcıkları vardır ve “Küçük profesörler” diye adlandırılırlar. Ancak, mecazi konuşmayı anlamakta zorlanırlar ve sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanmazlar. Mizah, ironi ya da sataşma gibi mecazi anlam taşıyan dilde özellikle zayıftırlar. Genellikle, mizahın bilişsel temelini anlarlar ama içeriğini anlayamadıkları için hoşnut kalamazlar.

Dil dışındaki iletişim yetersizlikleri: Mimiklerin sınırlı kullanımı; Beceriksiz, uygun olmayan  vücut dili; Yüzün ifade biçimi sınırlı; uygun olmayan ifadeler (uygun olmayan zamanda gülümseme gibi);  garip bir biçimde zorlayıcı sabit bakışları olabilir.

Tanı için göz önünde bulundurulması gereken alanlar şunlardır: Sosyal Davranış; dil- özellikle bilgiç konuşma- ; günlük alışılagelmiş, vazgeçmesi olanaksız gibi görünen ilgi ve rutinler; motor beceriler; bilişsel durum; duyusal  aşırı duyarlılık.

Asperger’e özgü sosyal davranış  özellikleri şöyledir: Yaşıtlarıyla etkileşim kurmada isteksizlik, etkileşim kuramama; sosyal ortamları anlayamama, sosyal kurallara uyamama;  uygun olmayan sosyal ve duygusal davranışlar; sosyal iişkilerin yazılı olmayan kurallarını anlayamama.

Asperger Bozukluğu olan çocukların güçlü yönleri:  Dil gelişimi iyidir, okumayı erken yaşta öğrenebilirler.  Ayrıntıları hatırlamada bellekleri son derece gelişmiştir. Somut,  ardısıra  düşünme biçimi,  hayalde canlandırma  yeteneği gelişmiştir. Dört ya da beş yaşlarında “Küçük profesör” olarak adlandırılabilen çocuklardır.  Fakat daha sonra yalnız, az arkadaşı olan çocuklar olurlar. Erişkin çağda, parlak bilim insanlarından toplumun kenarında kalmış mutsuz, yalnız bireylere kadar değişen bir yelpazede bulunabilirler.

Tanıya götüren özellikler şunlardır:  Erken çocukluk döneminde – üç yaşından önce- çocuğun, “otizm” tanısı almış olması; çocuk okula başladığında sosyal beceriksizlik  ve  hareket sorunlarının  ayırdına varılması;  yakın aile bireyleri arasında otizm ya da AB tanısı almış bir bireyin olması, Depresyon gibi ikincil bir psikiyatrik belirtinin varlığı;  belirtilerin erişkin dönemde de sürmesi.

Okulda başarıyı nasil etkiler? Okuma becerilerinde güçlükler; matematik becerilerinde, özellikle geometri ve  soyut kavramlarda; görsel – uzamsal hünerlerde yetersizlikler(yap-boz tamamlama, labirent, çizim yapma, okuma gibi); elyazısı, organizasyon becerileri; özellikle zamanı yönetme, uzun süreli projeleri planlama, ödev yapma; sosyal  beceri eksikliği ya da rutine uyamama ile ilişkili davranışsal sorunlar; etkin olmayan çalışma alışkanlıkları; diğer ilgi alanları ya da ilgisiz ayrıntılarla kolayca dikkatin dağılması. Bu bulgular günden güne değişkenlik gösterebilir:

İyi gün: Konsantre olur, rahattır, sosyaldir, iyi öğrenir.

Pek iyi olmayan gün: Kendine dalmıştır, güven eksikliği hisseder ve sınıfta rutini izleyememe sorunu yaşar.

Göz Teması: Asperger’li insanlar için, dinlemeleri gerekmediğinde göz teması kurmak daha kolaydır. Göz teması, konsantrasyonlarını bozar. “İnsanların yüzlerine, özellikle gözlerine bakmak, bana göre yapılacak en zor şeylerden biridir.” 15 yaşında bir  adolesanın bu konuda izlenimi şöyle: İnsanlara baktığımda, bunu yapabilmem için her zaman bilinçli bir çaba harcamam gerekti ve genellikle yalnız bir an için yapabilirim. Daha uzun bir süre bakarsam, insanlar genellikle gerçekten onlara değil, orda olduklarının farkında değilmişim gibi onların arasından baktığımı iddia ederler.

Öğrencinin gereksinimleri:  Uyum sağlamak için rutin sağlamak ve zaman gerekir. Sakin, iyi düzenlenmiş bir sınıf, eleştiriden çok cesaretlendirici bir atmosfer, pratik destek sağlamak, ev/okul/öğretmenler arasında tutarlılık sağlamak, disiplin kurmada değişik yollar denemek (çocuğa karşı empati geliştirmek, olumsuz davranışı bozukluğun sonucu olarak görmek) gerekir. Karşı gelen, istemli olarak söz dinlemez değildir, çocuk duygusal olarak rahatsızdır.

Öğretmen ve anne baba davranışı nasıl olmalıdır?

Sakin, duygusal tepkilere hazırlıklı, ödevlerde esnek olmalı, çocuğun olumlu yanlarını görebilmeli, ince bir mizah duygusu olmalıdır.

Ayırıcı Tanı: Şizoid kişilik bozukluğu ile AByi ve yüksek işlevli otistikleri birbirinden ayırmak çok zor olabilir. Duygulanımın sığ olması ve bazı rahatsız edici  davranışların olması nedeniyle bu bireylere  şizofreni tanısı konabilmektedir.  Ancak  varsanılar, sanrılar, disorganize konuşma ya da dizorganize davranış belirtileri bulunmaz. Düşünce içeriğinde bazı aşırı uğraşları olmakla birlikte bunlar sanrı tanımlamasındaki kadar sabit değildir.

Asperger Bozukluğu’nun tanısı erişkin psikiyatrisinden çok çocuk ve ergen  ruh sağlığı ve hastalıkları  kliniklerinde konulmaktadır. Bu durum, vakalardaki sosyal ilişki kurma güçlüğünün ağır olması ve hastadaki sorunun erken çocukluk döneminde aile tarafından sıklıkla fark edilmesinden kaynaklanır. Ancak bu bozukluk,  daha önceleri yaygın gelişimsel bozukluklar sınıfı içinde yer alan süreğen bir tablodur ve belirtileri yetişkinlik döneminde de sürmektedir. Yine de ergen ve erişkin psikiyatri kliniklerinde pek az  düşünülen ve oldukça az konulan bir tanıdır.

Doğru tanı için ilk kural, belirtilerin yanı sıra erken gelişim öyküsünün ayrıntılı bir biçimde alınmasıdır. Böyle bir öykünün alınması gerektiğini düşündürecek başlıca ipuçları sosyal iletişimdeki niteliksel bozukluğun ağırlığı, bu sorunun giderek artma göstermek yerine, en baştan beri aynı şiddette devam eden bir sorun olması, sosyal yargılama bozukluğu, oldukça rahatsızlık verici olabilen törensel, takıntılı davranışların bulunması ve konuşmanın tonlamasındaki belirgin bozukluktur.

Normal ve normalin üzerinde zeka düzeyi olan AB bireylerde beyin anormalliklerine ilişkin bilgiler çok sınırlıdır. Olgularda performans ve sözel zeka arasında sözel zeka lehine önemli fark olabileceği bildirilmiştir.

Depresyon ve anksiyete belirtilerinin sıklıkla tabloya eşlik ettiği ve bu belirtiler ortaya çıktığında hastadaki uyum sorunlarının şiddetlendiği bildirilmektedir.  Kişiliğin çok yönlü değerlendirildiği testlerde  kendilik değeri düşük, aşırı genelleme eğilimi gibi kişilik özellikleri bulunabilmektedir. Sosyal uyum güçlükleri ve sosyal alanlarda reddedilme yaşantıları depresyona yatkın kılar.

Tedavi Yöntemi:

Tedavide iki yol izlenmektedir: Bunlardan biri, anksiyete ve depresyon belirtilerinin giderilmesidir;  diğer yol ise, işyeri ve aile içinde yaşanan ilişki sorunlarının ele alınarak azaltılmasıdır. Yapılandırılmış sosyal beceri eğitimi programları uygulanmaktadır.

Günümüzde, gelişmiş ülkelerde Aspergerliler bu durumun tedavi gerektiren bir hastalık olmadığını, bir farklılık olduğunu kabul ettirmişlerdir. AB,  yaygın gelişimsel bozukluk gibi özel eğitim desteği gerektiren durumlar içinde yer almamaktadır. Ancak, bu farklılığın erken tanınması ve sosyal becerilerin geliştirilmesi ile Aspergerlilerde sosyal sorunlara bağlı ikincil psikiyatrik sorunların ortaya çıkması önlenebilir. Eğitim, iş ve aile yaşamlarında  başarı sağlanabilir.  Aspergerlilerin çok güç olabilecek yaşamları kolaylaştırılabilir.

Avustralyada çalışmalarını sürdüren İngiliz psikolog Tony Attwood,   Asperger Sendromu (AS) ile ilgili bir kaç kitap yayımlamıştır. Çalışmaları AS’li  çocuklara ve erişkinlere yöneliktir. Atwood şöyle demektedir:  “Genellikle çocuğa,  tebrikler, sende Asperger Sendromu var der ve bunun anlamını açıklarım. O çocuk, deli, kötü ya da eksik değildir; fakat, düşünme biçimi farklıdır.”

AS’li bazı bireyler görsel düşünürlerdir; diğerleri matematik, müzik ya da sayılarla düşünürler fakat hepsi özgün konularda düşünürler. Bilim ve sanat gelişimini bir yandan da bu bireylere borçludur.

İÇİNDEKİLER

Önemli Yazılar