Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Pınar Seymen, şeker ve tansiyonun böbreklere zarar vermemesi için yapılması gerekenleri anlatıyor.
1-ŞEKER HASTALIĞI
Şeker hastalığı, pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi (tip 1 diyabet) ya da ürettiği insülinin kullanılamaması (tip 2 diyabet) sonucu kan şekeri yüksekliğiyle seyreden kronik bir hastalık. Kan şekerinin yüksek seyretmesi damar sisteminde hasara neden olur. Hasardan en çok etkilenen organlardan biri de böbreklerdir. Tip 1 şeker hastalarının 3’te birinde, tip 2 şeker hastalarının ise 5’te birinde böbrek hastalığı gelişir. Ülkemizde diyaliz tedavisi gören 10 hastadan 4’ü şeker hastalığına bağlı böbrek hastalığına sahiptir. Bu nedenle tip 1 şeker hastalığı olanların tanı konulmasından 5 yıl sonra, tip 2 şeker hastalarının ise tanı konulmasından itibaren her yıl idrarda mikroalbumin ve kanda kreatinin ölçümü yaptırmalı. Kan şekerinin sürekli yüksek seyretmesi, şekerin kontrol altında olmaması, sigara içilmesi, kilo fazlalığının olması, tansiyonun yüksek olması ve tedavi edilmemesi, ailede şekere bağlı böbrek hastalığının bulunması şekere bağlı böbrek hastalığı oluşumu için risk faktörleridir. Dikkat, belirti vermez! Şeker hastalığına bağlı böbrek hastalığı yıllar içinde yavaş geliştiği için kişi kontrole gitmedikçe hiçbir şikayeti olmayabilir. Şeker hastalığı olan bir kişide ilaç veya diyet değişikliği olmaksızın şekerin düşmesi, önceye göre daha az ilaç ihtiyacı olması hasta ve yakınlarını çoğu kez sevindirse de böbrek hastalığının başladığını düşündürmeli.
Şekere bağlı böbrek hastalığı 5 evrede gelişir, çoğunlukla da ileri evrelere kadar hastanın şikayeti olmaz. Tansiyonun yüksek seyretmesi, idrarda köpük görülmesi, halsizlik, nefes darlığı, bacaklarda şişme, ani kilo artışı, geçmeyen bulantı-kusma olması böbrek hastalığını akla getirmeli. Önlemek için ne yapmalı? Şeker hastalığı olan kişilerde böbrek hastalığını önlemek veya ilerlemesini geciktirmek için şeker düzeylerinin sıkı bir şekilde kontrol altına alınması gerekiyor. Son yıllarda; böbrek hastalığı başlamış kişilerde hem şeker düşürücü hem de böbrek üzerine olumlu etkileri olan şeker ilaçları tedavide kullanılmaya başlandı. Hastaya nefroloji ve endokrinoloji uzmanı takibi ile bu ilaçların başlanması böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlattığı gibi, kalp üzerine de olumlu etkiler sağlar. Tansiyon kontrolünün sağlanması, şekere bağlı böbrek hastalığı riskini azaltır ve ilerlemesini yavaşlatır. Büyük tansiyonun 14, küçük tansiyonun 9’un altında olması hedeflenmeli. Bunun için de yine doktor kontrolü altında uygun ilaçlar başlanmalı ve tuz tüketimi azaltılmalı
BU KURALLARI UNUTMAYIN
- Şekere bağlı böbrek yetersizliği geliştiğinde bacaklarda şişme ve nefes darlığı varsa fazla sıvı tüketiminden kaçının. Tuz tüketimini azaltın.
- Şekere bağlı böbrek yetersizliğinde potasyum seviyesi yükselebileceğinden mutlaka kan tahlili yapılmalı. Potasyumunuz yüksekse kurutulmuş ve taze meyvelerden kaçının, patates yemeyin, yeşil renkli sebzeleri suda haşlayıp suyunu döktükten sonra yemeğini yapın.
- Şekere bağlı böbrek hastalığı olan kişilerde protein alımının azaltılmasının böbrek hastalığının ilerlemesini yavaşlatır. Protein tüketimine dikkat edin.
- Sigara içiyorsanız mutlaka bırakın, kilo fazlalığınız varsa kilo verin. Bu önlemler böbrek sağlığını olumlu yönde etkiler.
- Aktif D vitamini böbreklerimiz tarafından yapılır. Böbrek hastalığı geliştiyse D vitamin düzeylerinizi ölçtürün, eksiklik varsa mutlaka takviye alın.
2- YÜKSEK TANSİYON
Ülkemizde 18 yaş üzeri her 3 erişkinden 1’inde yüksek tansiyon görülüyor. Yüksek tansiyonu olan kişilerin yarısı bu durumun farkında değil. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyonu olan kişilerde kalp, böbrek hastalığı, felç geçirme ve erken ölüm riski artıyor. Yüksek tansiyon şeker hastalığından sonra böbrek hastalığının en önemli nedenidir. Böbreklerimiz vücudumuzdan su ve tuz atılımını sağlar; damarda direnç oluşumuna neden olan bazı maddelerin oluşumunda rol oynar. Bu etkileriyle tansiyon düzenlenmesine katkıda bulunur. Her bir böbreğimizde yaklaşık 1 milyon tane nefron (böbreğin en küçük yapısal birimi) denilen yapı var. Tansiyonun tedavi edilmeyerek yüksek seyretmesi bu yapılarda bozulmalara yol açarak böbrek hastalığına neden olur. Ayrıca böbreğe kan taşıyan atardamarda tıkanıklık olması hem tansiyonu yükselterek hem de böbreğin beslenmesini bozarak böbrek hastalığıyla sonuçlanır.
Tansiyonunuz bir türlü düşmüyor mu? Bir kişinin her zaman kullandığı ilaçlarla tansiyonunun düşmemesi, sürekli yükselmesi, bacaklarda, el ve yüzde şişme olması, baş ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, bulantı, kusma olması böbrek hastalığı belirtisi olabilir. Bu şikayetleri olan tansiyon hastaları mutlaka doktora başvurarak kanda üre, kreatinin ve tam idrar tahlili yaptırmalı. Tahlillerde bozukluk olması durumunda nefroloji uzmanına başvurmalı.
PEK ÇOK KİŞİ HASTA OLDUĞUNU BİLMİYOR
Ülkemizde ve dünyada yüksek tansiyonu olan kişiler çoğunlukla tansiyon hastası olduklarını bilmiyor. Fazla kilosu, şeker hastalığı ve insülin direnci olan; ailesinde kalp-damar hastalığı görülen kişiler genç olsalar bile tansiyon ölçümlerini aksatmamalı. Yüksek tansiyon tanısı olan kişilerin ek hastalıkları yoksa ve haftalık tansiyon ölçümleri normalse 6 ayda bir doktor kontrolüne gitmeleri yeterli. Yüksek tansiyon için idrar söktürücü ilaç alan özellikle orta yaşın üzerindeki kişilerde mutlaka kandaki sodyum ve potasyum seviyeleri takip edilmeli.
Kaynak: Posta Gazetesi