“Anksiyete "kaynağı belirsiz korku ya da endişe
hali" olarak tanımlanır. Kaygı kelimesi anksiyete kavramını tam olarak
karşılamamakla beraber, Türkçe'de en yakın sözcük kaygı olduğu için kaygı
kullanılır. Anksiyetede genellikle derinden gelen, kişinin mantıklı bir
açıklama getirmekte zorlandığı bir "daralma" hali söz konusudur. Yine
de en yakın kelime kaygı olduğu için yazının kalanında bunu kullanacağız.’’
“Anksİyete bozuklukları hastalık grubu, başlıca
4 hastalığı kapsar;
1Panİk bozukluk
2Yaygın anksİyete bozukluğu
3Sosyal fobİ
4Spesİfİk (özgül) fobi ’’
Panik bozukluk; yineleyen panik nöbetleri ve yeni
nöbetin geleceği korkusuyla seyreden bir psikiyatrik hastalıktır. Her panik
nöbeti geçiren panik bozukluk hastası demek değildir. İnsanlar evrimsel
süreçte, panik nöbeti geçirecek şekilde programlanmışlardır. Panik nöbeti, en
kısa tanımıyla bir "kaç ya da savaş" tepkisidir ve vücudumuzun
dışarıdan gelen tehlikelere akrşı kendisini savunmasını sağlar.
Örneğin bir araba kazası atlatıp kenara çektiğinizde,
şakaklarınızda nabzınızı hissedersiniz, eliniz ayağınız boşalmış gibidir, korku
içinde derin nefesler alırsınız. Bu geçirilen şey de bir panik nöbetidir.
Örneğin bu yüzden psikiyatrik tedavi almaya gerek yoktur. Biraz soluklanıp
korkusuz geçtikten sonra hayatınıza devam ediyorsanız, arabayı korkmadan yine
kullanabiliyorsanız bu her şeyin yolunda olduğu anlamına gelir.
Panik nöbetleri belli bir sıklığa ulaşırsa (1 hafta
içinde 2 kez), kendiliğinden başlarsa, yeni nöbet gelir kaygısı gelişirse işte
o zaman Panik bozukluk (Panik Hastalığından) bahsedilebilir ve tedavi gerekli
olur.
Panik bozukluk tedavisinde ilaç olmazsa olmaz
önemdedir. İlaçsız tedavi vaad eden yaşam koçu, nlp uzmanı gibi ruh sağlığı
çalışanı olmayanlara itibar etmemek gerekir. Panik bozuklukta kullanılan
ilaçlar günlük hayatı etkilemez, kendine bağımlı yapmaz, bırakması zor
değildir.
Panik hastalarının hepsi kısa zamanda işlerine, normal
hayatlarına geri döner ve tedavileri sırasında normal hayatına konforla devam
eder.
Açık söylemek gerekirse psikiyatrik ilaçlar hakkındaki
olumsuz yayınlar, haberler ve dilden dile dolaşan efsanelerin kaynağı ruh
sağlığı alanında çalışmayıp bu hastalardan faydalanmaya çalışan kimselerdir.
Bir başka yazımızda bu konudan ayrıntılı bahsedeceğiz.
Yaygın anksiyete bozukluğu; Kişinin sürekli tetikte
olma, gelişecek her yaşam olayına kuruntuyla bakması, enerji azlığı, çabuk
öfkelenme, kas gerginliği ve uykuda bozulma ile seyreden bir psikiyatrik
hastalıktır.
Panik bozukluğun aksine, insanların kendisinde bir
problem olduğunu fark etmesi daha uzun zaman alabilir. Panik topyekün bir
fiziksel reaksiyondur ama yaygın anksiyete bozukluğunda kaygı sinsice gelir ve
yavaş yavaş yerleşir.
Kişi kendini örneğin bir yıl öncesine göre daha
tatsız, daha karamsar, daha gergin hisseder ancak bunun bir hastalık
olabileceği aklına pek gelmez. Depresyona zemin hazırlar. Sıklıkla böyle ruh
hallerine yol açan yaşam olaylarının varlığıyla da insanlar tedaviden uzak
kalır.
Tedavide, bu ruh halini değiştirecek ilaçlar ile
semptomlar düzeltildikten sonra yaşam olayları, manevi beslenme kaynakları,
hastalığın ortaya çıktığı zemin üzerine psikoterapi çalışması yapılır. Sadece
ilaçla veya sadece psikoetrapi ile tedavi yetersiz kalır.
Sosyal fobi; kişinin göz önünde olduğu,
değerlendirildiğini düşündüğü, popüler tabirle performans gösterdiği anlarda
ortaya çıkan panik nöbeti benzeri bir anksiyete reaksiyonuyla
karakterizedir.
Genellikle sosyal fobi gelişimle birlikte başlar,
kişiler zaten "çekingen" yetiştikleri için veya öyle olduğuna
kendilerini şartladıkları için giderek daha içe kapanık, sosyal hayattan uzak
kimselere dönüşebilirler.
Herkes çok iyi bir hatip olacak ya da göz önündeyken
çok iyi performans sergileyecek diye bir kural yoktur. Bazı insanlar
diğerlerinden daha girişken, bazıları da daha çekingen olur ve bu hayatın
renkliliği içerisinde bir sorun yaratmaz.
Psikiyatride ancak kişinin iş yaşamını, özel
ilişkilerini etkileyecek ve kendisinde sıkıntı yaratacak düzeyde sosyal fobi
tedaviye alınır. Tedavide yine öncelikle anksiyete reaksiyonunu baskılayacak
ilaçlar kullanılır. Ancak burada psikoterapinin rolü daha abskındır. EMDR veya
desensitizasyon terapileri uygulanır.
Özgül (spesifik) fobi; herhangi bir durum, nesne ya da
olaya karşı panik nöbeti düzeyinde anksiyete reaksiyonu yaşamak olarak
tanımlanabilir. Hepimizin korkuları vardır. Bazıları fobi düzeyinde de
olabilir. Örneğin yükseklikten fobi düzeyinde korkan biri zaten pilot olmaz. Bu
anlamda her fobi tedavi gerektirmez. Ama yükseklik fobisi olan birinin uçağa
binmesi ya da yüksek katlara çıkması gerekirse tedavi ihtiyacı doğar.
Pek çok insan fobileriyle uyum içerisinde bir hayatı
sürdürür, köpeklerden, yükseklikten uzak durur. Geceleri ışıkları açık tutar
veya zorunlu olmadıkça kan vermekten kaçınır.
Bazen fobiler kişinin hayatını etkileyecek düzeylere
ulaşabilir veya uykudaki bir fobi birden kuvvetlenerek yaşamı çekilmez hale
getirebilir. Böyle durumlarda tedavi gerekir. Tedavide yine sosyal fobideki
gibi öncelikle anksiyete reaksiyonunu baskılayacak ilaçlar peşinden psikoterapi
gerekir.
Anksiyete bozuklukları tedavisi mümkün ve kolay,
psikiyatrinin yaygın ama hafif denebilecek hastalıklarıdır. Aklımızda
tutmamız gereken en önemli konu, bedenimizle ilgili her türlü konuda olduğu
gibi ruhsal sorunlarımızda da bir psikiyatriste (veya eğitimini tamamlamış bir
klinik psikoloğa) başvurmamız gerektiğidir.