İÇİNDEKİLER
Bel fıtığı hastalığı hakkında bilgi verirken elimden geldiği kadar tıbbi terimlerden uzak kalmaya gayret göstereceğim. “Latince” tabirlerden uzak duracağım. Amacım toplumda çok yaygın rastlanan bu hastalık hakkında kolay anlaşılır bir yazı yazarak bazı soru işaretlerini ortadan kaldırmak.
Bel fıtığını anlatmadan önce; “Fıtık” kelimesinin tıp dilinde ne anlama geldiğini açıklamakta fayda var. Vücudumuzda bulunan bütün organ, organel ve dokuların kendilerine ait sınırları ve bir nevi yaşam alanları vardır.
Bu organ ve dokuların bir arada ama ayrı sınırlar içerisinde olmaları halini büyük bir apartmanı paylaşan ama her biri kendi dairesinde yaşayan insanlar veya dünya coğrafyasındaki ülkeler gibi tasavvur edebiliriz.
İşte fıtık olarak tabir ettiğimiz olay, bir organ veya dokunun kendi sınırlarını terk ederek tamamen veya kısmen başka bir organa ait alanı ihlal etmesi, taşması ve/veya yer değiştirmesi halini tanımlar.
Örneğin, kasık fıtığında bağırsaklar ait oldukları karın boşluğundan sınırları zorlayarak ciltaltına doğru yer değiştirirler. Beyin fıtığında da beyin kendine ait kafatasını terk ederek omurilik kanalına doğru yer değiştirmeye çalışır.
Bel fıtığında ise olay bel kemikleri arasında amortisör ve her iki kemiğin bir diğeri ile bağlantısı görevi olan “disk” adını verdiğimiz kıkırdaksı dokunun kendisine ait anatomik sınırların dışına çıkarak omurilik kanalına doğru ilerlemesi, yer değiştirmesi halidir.
Kemikler arasındaki yuvasından dışarıya taşan disk omurilik kanalı içerisine geçerken bu kanalın sakinleri olan sinir liflerini ezebilir, sıkıştırabilir.
Omurilik kanalının bel kısmında bacaklarımıza, ayak ve ayak parmaklarımıza, mesane ve anüsümüze, kadın ve erkekte cinsel organlarımıza giden sinir lifleri bulunur. Disk bu sinirleri ezerek “bel fıtığı hastalığının kliniği” dediğimiz şikayetler bütününe sebep olur.
DİSK NEDEN OMURİLİK KANALINA TAŞAR? NEDEN FITIKLAŞIR?
Disk elastik bir dokudur. Aslında günlük haraketlerimiz sırasında basınç altında kaldığında çok az da olsa kemik kenarlarının dışına geçici olarak taşar. Ancak üzerindeki basınç kalkar kalkmaz eski haline ve sınırları içerisine geri döner.
Bu hali ile sandviç bisküvitler arasındaki jöleli kremalara benzer. Bisküvitlere bastırdığımızda kenarlarından kremanın hafif taşması, basıncı kaldırdığımızda tekrar içeri çekilmesi gibi bir hareketi vardır.
Disk çeşitli sebeplerle bu elastiki özelliğini kaybettiğinde ki biz buna “disk dejene-rasyonu” deriz. Bel fıtığı oluşumunda birkaç istisna dışında en fazla sorumlu olan işte bu dejenerasyon halidir. Yani diskin elastikiyetini kaybetmesi.
Disk artık üzerine gelen basınç ile şekil değiştirir ancak eski formuna geri dönemez. Plastik bir özellik alır. Jelatin krema gibi değil, artık sakız, camcı macunu gibidir. Bu nedenle kemik kenarlarından taşar ve o hali ile kalır. Yani fıtığın oluşmasındaki çoğunlukla temel sebep diskin yapısal değişikliğe uğramasıdır.
DİSK NEDEN ELASTİKİYETİNİ KAYBEDER? DEJENERE OLMASININ SEBEBİ NEDİR?
Bununla ilgili çeşitli teoriler var. Disk adını verdiğimiz organel iki farklı yapıdan oluşur. Çekirdek adını verdiğimiz oldukça esnek ve yumuşak bir iç yapı ve bunu çevreleyen keçe kadar sağlam bir kapsülü vardır.
Kapsül bu yumuşak esnek çekirdeğin dışarı çıkmasını engellerken çekirdek diskin esnekliğinden sorumludur. Bu esnekliğini sağlayan ise bol miktarda su içermesidir. (içi su dolu bir balon gibi).
Teorilerden birisi çekirdeğin su kaybetmesi üzerine kuruludur. Teori der ki; Çekirdek ağır basınçlar altında su kaybeder, elastikiyetini kaybeder ve keçe kapsülü zorlayarak fıtık oluşur.
Diğer teori keçe kapsülü sorumlu tutar. Der ki; Kapsül ağır basınçlar altında zedelenir, zayıflar ve içerisindeki çekirdeğe bariyer olmakta zorlanır.
Akıllı bir metabolizma olan insan bedeni bu durumu fark eder ve keçe kapsülün yırtılmaması için bilerek ve isteyerek çekirdek içindeki basıncı düşürür. Bunu yapmak için de ilk yol çekirdek içerisindeki suyu azaltmaktır.
Her iki teoride de temel faktör “ağır basınçtır” aslında bu tabiri “alışılmadık, beklenmeyen basınç” olarak tanımlamak daha doğru.
Konunun başında diskler için amortisör tanımını kullanmıştık. Gerçektende insan vucudu için diskler, taşıtlardaki amortisörler gibi hizmet verirler. Nasıl bir araç kasise girdiğinde amortisörü zorlanırsa insanın ani ve ters bir hareketi veya ağırlık altına girmesi de disklerini zorlar.
Bazı araçlar arazi tipidir bunları düzenli spor yapan insanlara benzetebiliriz, kontrollü ve beklenen zorlanmalar arazi araçlarının amortisörlerini zedelemez. Onlar zaten bu şartlara uygun olarak üretilmiştir. Aynı şekilde normal insanda sakatlık yaratacak zorlanmalar sporcularda sorun yaratmaz çünki onlar kontröllü olarak buna hazırlanmıştır.
Ancak asfalt yol için üretilen bir aracı araziye sürerseniz nasıl amortisörleri tahrip olursa, günlük yaşantısında fazla hareketli olmayan bir insanın alışık olmadığı bir zorlanmaya maruz kalması disklerini tahrip eder. Özetle disk dejenerasyonun temelinde kontrolsüz ve alışık olmadığı zorlanmalar vardır.
BEL FITIĞI NE GİBİ ŞİKAYETLER YAPAR?
Öncelikle zedelenen keçe doku çok hassastır. Zedelendiğinde “bel ağrısına” sebep olur. Hasta hiç tedavi olmasa dahi bu ağrı 3-6 haftada kendiliğinden geçer.
Ancak ağrının geçmesi zedelenmenin iyileşmesi değil, zedelenme çevresindeki sinir liflerinin duyarsızlaşması ve ağrıyı iletemeyecek kadar tahrip olmasıdır.
Bu durum aynı diş çürüğüne benzer. Bildiğiniz gibi diş çürüğü başlangıçta çok ağrılıdır ama bir süre sonra çürük düzelmediği hatta ilerlediği halde ağrı geçer. Bu hastalığın düzeldiği anlamına gelmez.
İşte bu özelliği bu hastalığın ciddi şekilde suistimal edilmesine neden olur. Türkiyede hemen her mahallede bel fıtığını iyileştirdiğini iddia eden sınıkçılar, hocalar, biyoenerjiciler, akapunkturcular, masajcılar vardır.
Akla hayale gelmeyecek binbir yöntem ve madde ile bel fıtığı tedavi ederler (ettiklerini iddia ederler). Hastalığın karakteri de maalesef hastayı hatta tedavi edeni ikna edecek türdendir.
Çünkü bir süre önce ağrıdan yürüyemeyen, nefes alamayan hasta bir süre sonra şinir lifleri tahrip olunca acıyı hissetmez yürümeye koşmaya başlar. Daha önce söylediğim gibi diş çürüğü ile aynı kliniğe sahiptir.
Ancak dişi çürük bir insanı akapunktur, biyoenerji veya başka bir yöntemle kandıramazsınız. Ağrısı geçince tedavi ettim diyemezsiniz.
Çünkü hasta ağzını açar ve ayna da çürüğün hala orada olduğunu ve sadece ağrısının geçtiğini görür. Maalesef bel fıtığı hastasının böyle pratik bir şansı yok.
Hastalığının devam ettiği ancak Manyetik Rezonans Görüntüleme ile ispat edilebilir. Bel ağrısı dışında diğer şikayetler keçe kapsüldeki zedelenmeden ziyade diskin omurilik kanalına geçmesi ve kendisine yakın sinirleri ezmesi ile ortaya çıkar ve çok renkli, çeşitli yakınmalara neden olur. Hangi sinir eziliyorsa o sinire ait bölge ve görevlerde şikayet ortaya çıkar.
Mesela bacak siniri eziliyorsa bacak ağrısı, bacağın sinire ait bölümünde uyuşma, sinire ait kaslarda güçsüzlük oluşur. Sinirin ezilme şiddetine bağlı olarak sadece ağrı da olabileceği gibi, uyuşma ve güç kaybı da olabilir.
Ancak ezilme örneğin mesane sinirlerinde ise hiç ağrı olmaksızın erkek hastalarda prostat hipertrofisini taklit eden şikayetler oluşturur. İdrar yaptıktan sonra rahatlayamama, sanki mesane tam boşalmamış hissi, sık tuvalete çıkma hissi, idrar yaptıktan sonra kontrol dışı iç çamaşırı batıran damlamalar gibi.
Kadın hastalarda ise sık idrara çıkma veya hapşırma, öksürme, gülme gibi karın içi basıncı arttıran durumlarda az da olsa idrar kaçırma hali olur.
Kadın ve erkekte cinsel iktidarsızlık, tatmin olamama, kabız olmadığı halde tuvalette uzun süre geçirme, çok ilerlemiş fıtıklarda büyük abdest kaçırma, gaz kaçırma gibi şikayetler de bel fıtığının sebep olduğu rahatsızlıklardır ve ağrısız oldukları için çoğu zaman hastanın ve hatta hekimin aklına “bel fıtığı” gelmez.
Özetlersek geçmişte “bel fıtığı” tanısı almış veya bel ağrıları çekmiş hastalar aşağıdaki yakınmalar başladığında o anda bel ağrıları olmasa bile bu şikayetlerinin sorumlusunun bel fıtığı olabileceğini akıllarında tutmalı ve hekimlerine gerekli bilgiyi vermelidir. Beliniz Ağrımadığı halde aşağıdaki yakınmalarınızda Nöroşirurji veya Fizik Tedavi Uzmanı konsultasyonu isteyin:
- Kalça ağrısı
- Bacak ağrısı
- Diz ağrısı
- Ayak bileği ağrısı
- Ayak tabanı ağrısı
- Ayak parmaklarında ağrı
- Sık idrara çıkma
- İdrar yaptıktan sonra rahatlayamama veya bir süre sonra kontrol dışı idrar damlaları
- Erkeklerde cinsel isteksizlik, sertleşme sorunları, kadınlarda cinsel isteksizlik, orgazm bozuklukları
- Kabız olmadığı halde uzun ve zor dışkılama veya kontrolsüz gaz kaçırma veya büyük abdest kaçırma