İÇİNDEKİLER
Ortopedi denince akla en çok gelen şey kırıktır. Bu yüzden ortopedistlerin uzmanlık dalında ortopedi kelimesinin yanında bir de travmatoloji diye yazar. Beyin cerrahları beyin travmalarına, genel cerrahlar iç organların travmalarına, kalp damar cerrahları damar travmalarına bakar ama sadece ortopedistlere travmatolog denir?
Neden mi? Ekstremite travmaları diğer tüm travmaların toplamından 10 kat daha sık görülür de ondan. Bu bir refleks mekanizmasıdır. İç organları korumak için kolu bacağı feda ederiz hep. Hatta hastanede yanlış polikliniğe başvuran yaşlı hastaya ‘teyze ben gırık çıkıkçıyım’ demişliğim bile vardır.
KIRIK NEDİR?
Sert cisimlerin yapısal bütünlüğü bozulunca bunlara kırıldı deriz.
- Cam
- Seramik
- Tahta
- Plastik gibi sert ama kırılan cisimleri biliyoruz.
Kemik de fiziksel olarak belli bir sertliğe sahip cisimdir aslında. O zaman kırılma özelliğine sahip her cisim gibi kemiğin kırılması da çok ilginç bir olay değil.
Esas olağanüstü olan kemiğin kendi kendini tamir
mekanizmasıdır. O halde kırığın nasıl ortaya çıktığını anlamak için
öncelikle kemik nedir, kırılınca nasıl iyileşir incelemeye alalım.
Bir ortopedist atasözünü belirtmek istiyorum;
Her
kırık iyileşir… hekime rağmen… Biz sadece kemiğin deformitesine engel
oluruz ve zamanında kaynaması için uğraşırız. İyileştirmeyi tamamen
kemik yapar.
KEMİK NEDİR?
Kemik aynı su, toprak
gibi tinsel anlamda bilinip de ‘kemik nedir? su nedir?’ şeklinde bir
soru karşısında ‘ığığğğmm’, ‘şey işte ya’ diye takılıp kaldığımız
konulardan bazıları. İnternette kemik nedir diye yazıp şansınızı
deneyebilirsiniz. Ben, kısa bir tarifini yapmaya çalışacağım.
Vücudun
uzayda katı bir biçim sahibi olması, ayrıca bu biçiminin bariz bir
bozunuma uğramadan hareket etmesini sağlayan iskelet sisteminin ana
destek maddesidir.
Kemikler vücuttaki en önemli destek
organlarıdır. İskelet kelimesi latince skellein kelimesinden türemiş
olup mumyalanma, kuruma gibi anlamlar taşır.
Vücutta yaklaşık 210
kemik vardır. Temel olarak yassı kemik ve uzun kemik olmak üzere iki
çeşidi vardır. Oluşum şeklinden dolayı yassı kemiklere membran kemik,
uzun kemiklereyse kıkırdak kemik denilmektedir.
Kırık iyileşmesi için biyoloji dışında mekanik bir teori de var ki, kırığı anlatıp da bu konudan bahsetmemek günah.
KIRIK NASIL İYİLEŞİR?
Kırık iyileşmesi süreci bozulmaya müsait olmayan bütün bir prosedürdür. Büyüme faktörleri, yaş, cinsiyet, kırık bölgesi, aktivite düzeyi, beslenme vs gibi birçok faktörle yakından ilişkilidir. Bu faktörler çeşitli aşamalarda kallus oluşumunu değiştirerek kırık iyileşmesine etki gösterebilir.
Fakat en belirgin ve değişmez etki sigaranın vermiş olduğu iyileşme yavaşlamasıdır ki, özellikle omurga kırıklarında kaynamama oranını 5 kat artırır. Sigara içicileri için kemiğin kaynamaması, birden fazla kez ameliyat olma, sakatlık oluşması, kalıcı ağrı, uykusuz geceler sürpriz değildir.
Sigara içiyorsanız hayatınızın herhangi bir döneminde bi tarafınızın kırılabileceği ihtimaline karşılık da olsa, bırakın!
Kırık için stabil bir ortama ihtiyaç vardır. Ortopedi profesörü Stephan Perren bu konuda bir teori ve formül geliştirmiştir. Bu formülün can alıcı noktası delta L/ L dir ki, burada L kırık uçları arasındaki mesade ve delta L kırık hatlarının hareket veya ayrılma mesafesidir.
Şöyle ki, kırık hattı acayip açık dahi olsa, gereğinden fazla hareket eden kırık hatlarındaki kemik öncüsü osteoprogenitör hücreler fibröz bağ doku hücrelerine dönüşür, yani kaynamaz.
Orta düzeyde hareket eden kırıkta bu hücreler kondrositlere (kıkırdak yapısını oluşturan ve kolajen üretiminden sorumlu olan hücrelerdir) dönüşür, yani yumuşak kaynar, gerçekteyse kaynamaz veya kaynamakta gecikir.
Hafif
düzeyde hareket eden kırık hattındaki hücrelerse, kemik hücrelerine
dönüşür ve kaynama elde edilmiş olur. İşte, kırığı alçıya, atele
almamızın veya ameliyatla tespitlememizin arkasındaki mantık budur.
Kısaca kırık nedir bahsetmiş olduk.
Ve yazımızı bitirirken son olarak hayatınızın bilimin ışığıyla renklenmesi dileğiyle,
Herkese sağlıklı günler dilerim.