Radyasyona Karşı Korunma Yolları Nelerdir?

Radyasyona Karşı Korunma Yolları Nelerdir?


RADYASYONA KARŞI ANTİOKSİDAN KORUMA

Günlük hayatımızın hem her alanında, gerek doğal yollardan, gerekse teknolojik gelişmelerin getirdiği kolaylıkların, belki de bir bedeli olarak sürekli radyasyona maruz kalmaktayız. Hiç farkında olmadığımız bir şekilde organlarımız, dokularımız radyasyonla etkileşime girmektedir. Bu etkileşim bazı durumlarda gözle görülür sonuçlar doğururken, bazen de hiç haberimiz olmadan da radyasyona maruz kalmaktayız.



GÜNLÜK YAŞANTIMIZDAKİ TEHLİKE “RADYASYON”

Radyasyonun tüm formları; özelikle iyonize radyasyon, yaşamımız boyunca kümülatif etki göstermektedir ve kansere yatkınlığımızı artırmaktadır. Yüksek doz çok daha fazla risk getirtmektedir. Altyapımızdaki evrene, güneş ısınları ve uzak yıldızlardan yayılan, tüm yüzeydeki taş, toprak, su ve hatta gıdalarımızda bulunan küçük dozda iyonize radyasyondan kaçınamayız. Yüksek rakımda yaşayan veya çok fazla uçakla seyahat eden insanlar diğerlerinden çok daha fazla dozlara maruz kalmaktadırlar ancak hepimiz her an bu doğal radyoaktiviteyle karşı karşıya olmaktayız.

Güçlü gama, beta ve x ışının elektromanyetik spektrumda ters tarafında iyonize olmayan enerji bulunur ve çoğunlukla yapay kaynaklıdır. Radyo dalgaları, mikro dalgaları, mobil ve cep telefonları, radyo FM ve TV vericileri, radarlar, trafolar, mikro dalga fırınlar, bilgisayarlar, akım taşıyan kablolar bu gruba girmektedirler. Evimizdeki elektrik hatlar, tıraş makineleri gibi kaynakları kontrol etmeliyiz. Günlük iletişimini mümkün olduğunca sabit telefonlar ile sağlamak, acil durumlarda cep telefonları kullanmalıdır. Kablosuz dijital telefonları kullanmaktan kaçınmak, kullanılmadıkları zamanlarda bile bu aygıtlar (araçlar) sürekli radyasyon yaymaktadır. Ayrıca cep telefonları kulaklıklarla kullanmalıdır. Kısa mesaj atmak da radyasyondan maruz kalmayı azaltmaktadır. Kullanılmadığı zaman cep telefonları kapatılmalıdır. Cep telefonu baz istasyonu yakında yaşamaktan kaçınarak ciddi oranda radyasyondan korunmamızı sağlayacaktır.



BİTKİ ÖZÜ MUCİZESİ POLİFENOLLER

Çoğu hekim ve radyolog tarafından gözden kaçırılan nokta; iyonize edici radyasyona karşı besin katkılarının ciddi ölçüde koruma sağladığıdır. Eğer hekiminiz bir CT taraması veya X ışını ve radyasyon içeren başka görüntüleme teknikleri uygulanmasını istiyorsa; randevu alınır alınmaz kullandığınız antioksidan katkıların dozunu artırmanız gerekir. Bu konuda vitaminler, mineralleri, polifenoller ve çeşitli bitki ekstreleri destek olarak kullanılabilir. Polifenoller; bitki özlerinde bulunan çok yönlü moleküllerdir. Araştırmalar bu moleküllerin; dokuları radyasyondan koruma dahil, birçok önemli fayda sağladığını gösteriyor. Polifenoller; kolektif olarak radyasyonun vücuttaki olumsuz etkilerine karşı önemli ölçüde koruma sağlar. Yeşil çayda bulunan polifenollerle birlikte, resveratrol ve kesretin; bu sınıftaki en kuvvetli koruyucular arasındadır. Resveratrol; hem sağlıklı dokuyu korur, hem de varolan tümörleri yok edici etkiye sahiptir. Resveratrol, kromozomları radyasyonla ortaya çıkan hasardan korur.



RESVERATROLÜN YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR

Resveratrolün antioksidan özellikleri; radyasyona en duyarlı organlar olan karaciğer ve ince bağırsaktaki toksin birikmesini önler. Bu moleküller; tüm vücudu radyasyondan korurken, zararlı maddeleri bloke ederek kanser hastalarının yaşam süresini uzatmaya yardımcı olur.



YEŞİL ÇAY KANSERDEN KORUYOR

Yeşil çayda bulunan kesretin ve bileşikleri, büyük ölçüde antioksidan özelliklere sahiptir. Kesretin; lipitleri ve proteinleri Gama radyasyonunun ölümcül etkilerinden korur. Kesretin ile polifenoller; DNA’yı radyasyonla tetiklenen hasardan da korur. Kesretin aynı zamanda, akyuvarlardaki biyokimyasal değişiklikleri iyileştirir. Antikanser özellikleri açısından geniş ölçüde incelenmiş birçok madde bulunur. Bunlar arasından kanserle savaşmak için başlıca önerimiz, kesretin ve polifenol içeren yeşil çay özüdür.



SOYA FASÜLYESİ DNA’YI KORUYOR

Soya fasülyesi pek çoğu kayda değer radyoprotektif etkilere sahip olan sağlığı iyileştirici maddeler açısından zengindir. Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, soya fasulyesinin vücudu radyasyondan koruyabildiğini gösteriyor. Soya fasulyesinde bulunan genistein maddesi; çok düşük bir dozda alındığında bile, alyuvar ve akyuvar hücrelerinin üretimini artırır. Bu; vücut için hayati önem taşır çünkü kemik iliğinde bulunan kan kökhücreleri, radyasyonun öldürücü etkilerine karşı son derece hassastır. Yapılan çalışmalar; yeni kan hücresi oluşumunu uyaran genistein'in, askeri ve sivil personeli potansiyel bir nükleer tehdide karşı korumada kullanılabileceğini ortaya koyuyor. Soya fasulyesi; BBI olarak bilinen bir enzim içerir. Bu enzim; DNA onarımını sağlayan genleri aktive eder. Bu özelliğiyle, radyasyonun olumsuz etkilerinin iyişleştirilmesinde önemli rol oynar. BBI; X ışınlarına maruz kalma sonrası cilt hücresi gelişiminin devam etmesini de sağlar.



BU BİTKİ ÖZLERİ RADYASYONDAN KORUYOR

  • ZERDEÇAL

Zerdeçal ve diğer bazı Güney Asya baharatlarından elde edilen kurkumin; antioksidan özelliği sayesinde radyasyona karşı güçlü bir savaşçıdır. Kurkumin; DNA hasarını ve tümör oluşumunu azaltır.

  • SARIMSAK VE ZENCEFİL

Bu ikili, birlikte alındığında şaşırtıcı derecede yüksek bir koruma sağlar. Sarımsak; kükürt ve glutatyon gibi doğal antioksidanlar içerir. Sarımsak ekstreleri; alyuvar hücrelerini radyasyon hasarından korur. Zencefil ekstresi ise sarımsakta bulunan glutatyon'un işlevini artırır. Sarımsak ve zencefil; radyasyonla oluşan serbest radikalleri anında yok eder.

  • GİNKGO BİLOBA

Radyasyona maruz kalan kişiler ve hayvanlarda oluşan DNA hasarını azaltır. Bu bitki öyle güçlüdür ki; Çernobil faciasında radyasyona maruz kalan işçilerin tedavisinde bile fayda sağlamıştır.

  • GİNSENG

Ginseng, önemli radyoaktif etkileri olan ve geleneksel tıpta kullanılan diğer önemli bir bitkidir. Çeşitli ginseng ekstreleri; antioksidan özelliği sayesinde sağlıklı dokuları radyasyon hasarından korur.

  • A, C VE E VİTAMİNİ

A, C ve E vitaminleri; bilimsel olarak kanıtlanmış antioksidan özelliklere sahiptir. Bu vitaminlerin yüksek miktarda alınması; radyasyonun neden olduğu kromozom hasarına karşı koruma sağlar. A vitamininde bulunan beta-karoten; ilk olarak Çernobil nükleer kazasında, bölgedeki çocukların tedavisinde kullanılmıştır. Çalışmalar A vitamininin, radyasyonun kansere yol açabilecek gen hasarını önlediğini ve sağlıklı hücreleri koruduğunu gösteriyor. C vitamini; doğal bir antioksidan olan glutatyon ile birlikte DNA'nın kromozom hasarından korunmasına yardımcı olur. C vitamini ayrıca, kan hücrelerinin radyasyon sebebiyle ölmesini de engeller. C ve E vitaminleri; serbest radikalleri oluşur oluşmaz yok eden ve toksik etkilerini azaltan önemli bir etkiye sahiptir. Ayrıca E vitamini; kanser dokusunun büyümesini azaltırken, normal hücreleri eşzamanlı olarak korur.

  • ÇİNKO

Vücudun antioksidan sisteminin fonksiyonunu yerine getirebilmesi için mineraller çok önemlidir. Bu mineraller arasında özellikle çinko; radyosyona karşı tam vücut direncinin sürdürülmesinde büyük önem taşır. Çinko ve katkıları; alyuvar hücrelerini radyoaktif yolla harekete geçen oksidanlara karşı korur ve hasar görmesini engeller. Kemik iliğini de koruyan çinko, aynı etkiyi tümör hücreleri üzerinde göstermez.