Kolan Hospital

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI

Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları vücudumuzdaki iç salgı bezlerini ve salgıladıkları hormonları inceleyen bilim dalıdır.

ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA HASTALIKLARI BÖLÜMÜNDE HİZMET VERİLEN HASTALIKLAR VE TEDAVİLER

  • Diyabet (Diabetes Mellitus)
  • Obezite (şişmanlık)
  • Tiroid hastalıkları
  • Paratiroid hastalıkları
  • Hipofiz hastalıkları
  • Adrenal bez (böbrek üstü bezi) hastalıkları
  • Testis ve overin hormonal nedenli hastalıkları
  • Hirsutizm (aşırı tüylenme),
  • Osteoporoz ve diğer metabolik kemik hastalıkları
  • Lipid metabolizması hastalıkları

DİYABET (DİYABETES MELLİTUS)

Diabetes mellitus (Şeker hastalığı) ya da diyabet olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kan glukoz (şeker) seviyesinin yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur.

Diyabet, ya insülin üretiminin az olması veya olmaması (Tip 1 diyabet) ya da insülinin etkisine karşı direnç gelişmesiyle (Tip 2 diyabet) veya gebelik sırasında (gestasyonel diyabet) oluşur. Görmenin bozulması, açıklanamayan kilo kayıpları veya kilo artışı, yorgunluk ve enerji metabolizmasındaki değişiklikler ise diyabetin öteki belirtileridir. İnsülinin şırınga, insülin pompası ya da insülin kalemleri ile enjekte edilmesi Tip 1 diyabetin en temel tedavi yöntemidir. Tip 2 diyabet ise egzersiz, yaşam tarzı değişikliği, diyet, antihiperglisemik (şeker düşürücü) ilaçlar ve insülin takviyesi ya da bunları bir arada kullanarak kontrol altında tutulur.

DİYABET BELİRTİLERİ

Diyabetli hastalarda sıklıkla aşağıdaki belirtiler görülür;

  • Aşırı susama ve ağız kuruluğu
  • Çok su içme
  • Çok idrara çıkma
  • Kilo kaybı
  • Aşırı iştah ve çok yeme
  • Bulanık görme
  • Halsizlik, yorgunluk
  • Cilt enfeksiyonları
  • İyileşmeyen yaralar

Diyabet herkeste olabilir ancak;

  • Ailesel Diyabet öyküsü olanlar (ebeveyn veya çocuklarda)
  • Obezite (Vücut Kitle İndeksi > 27 kg/m²)
  • Daimi fiziksel aktivite azlığı
  • Öncesinde Bozulmuş Glukoz Toleransı tanısı olanlar
  • Gebelik şekeri öyküsü olan veya 4 kg dan büyük çocuk doğuran kadınlar
  • Hipertansiyonu olanlar (>140/90 mmHg)
  • Polikistik over sendromu olanlar daha yüksek risk altındadır.

DİYABETİN AKUT KOMPLİKASYONLARI

Kan şekerinin kontrolünün sağlanamaması kısa ve uzun dönemde sağlık sorunları oluşturur. Diyabet küçük ve büyük damarlarda ve sinirlerde bir kısım hasarlara yol açabilir. Bu hasarlar komplikasyon olarak adlandırılır.

Diyabette hızlı gelişen ve hayatı tehdit eden durumlar vardır. Bunlar hızlı ve doğru bir şekilde tedavi edilmedikleri takdirde ölümle sonuçlanabilirler.

ŞEKER DÜŞÜKLÜĞÜ (HİPOGLİSEMİ)

Kan şekeri fazla düştüğünde (çok fazla ilaç, çok fazla egzersiz ya da yetersiz enerji alımı sonucu) kişi normal fonksiyonlarını yapamaz. Hipoglisemi, şekerli meyve suyu, kesme veya toz şeker almakla hızla düzelir.

KETOASİDOZ

Diyabetik koma da denen ketoasidoz insülin yokluğuna bağlı ağır bir durumdur. Esas olarak sıklıkla tip 1 diyabetli kişilerde sık görülür.

NONKETOTİK HİPROSMOLAR KOMA

Vücutta aşırı düzeyde glukoz birikmesi neticesinde olur. Özellikle yeterli sıvı alamayan yaşlı tip 2 diyabetli kişileri etkiler.

DİYABETİN KRONİK KOMPLİKASYONLARI

Şekerin kanda çok uzun süre yüksek kalması büyük, küçük damarları tahrip eder ve tahribat hangi organda ise ona ait sorunlar görülebilir.

KALP-DAMAR HASTALIKLARI

Şeker hastalığı kalp damar hastalıkları için en önemli risk faktörlerindendir. Diyabetli hastalarda kalp yetmezliği, kalp krizi ve ani ölüm riski 5 kat artmıştır. Ayrıca özellikle bacak damarlarında oluşan tıkanıklıklarda damarlarda beslenme bozukluğu yaratabilir.

GÖZ TUTULUMU (RETİNOPATİ)

20-74 yaş arasındaki erişkinlerde temel körlük nedeni diyabettir. Bu problemin nedeni şeker hastalarının normal kişilere göre kör olma olasılığının 25 kat artmış olması ile açığa çıkmaktadır. Diyabet hastalarında düzenli ve ayrıntılı bir göz muayenesi en az kan şekeri kontrolü kadar önemlidir.

BÖBREK TUTULUMU (NEFROPATİ)

Diyabetli hastalar için çok büyük bir tehdittir. Kötü şeker kontrolü olan hastaların %40'ında diyaliz ve/veya böbrek nakli gerektirebilecek ağır böbrek hastalığı gelişebilir.

SİNİR TUTULUMU (NÖROPATİ)

Diyabetli kişilerin yaklaşık %50'sinde gelişir. Ellerde ve ayaklarda his kaybına yol açarak damar tıkanıklıkları ile birlikte ayak yarası ve bacak kesilmelerine yol açabilir. Kazalardan sonra en sık el-ayak kaybı nedeni ne yazık ki diyabettir. Sinir tutulumu ayrıca diyabetlilerde cinsel iktidarsızlığa da yol açabilir.

DİYABET TARAMASININ ÖNEMİ

Tip 2 diyabet taraması için özellikle açlık kan şekerinin yaygın olarak kullanılması önerilmektedir. Çünkü; diyabet tanısının kriterlerini taşıyan pek çok kişi hastalıklarından habersizdir. (farkındalık oranı %50 dir). Toplum çalışmalarında tip 2 diyabetin tanı konmadan önceki 10 yıla kadar var olabileceği ileri sürülmektedir. Tip 2 diyabetli hastaların %50 kadarında tanı sırasında bir veya daha fazla diyabetik komplikasyon mevcuttur. Diyabetin erken tanısı ve tedavisi hastalığın seyrini ve komplikasyon gelişimini azaltabilir. Bu nedenle 45 yaşın üstündeki her bireyin 3 yılda bir ek risk faktörleri olan kişilerin ise daha erken yaşlarda her yıl taranması önerilmektedir.

DİYABET TEDAVİSİ

Diyabet hastalığını ortadan kaldıran bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Eğer doktor, diyetisyen ve diyabet hemşiresinden oluşan diyabet ekibinden iyi bir destek alınabilir ve önerilere uyulursa sağlıklı ve aktif bir hayat sürdürülebilir. Tedavi de amaç kan şekerini normale yakın sınırlarda tutmaya çalışmak ve aşırı yükseklikleri ve düşüklükleri önlemektir. Diyabet tedavisinin üç ana bileşeni vardır; beslenme tedavisi, egzersiz ve ilaç.

TİROİD HASTALIKLARI

Tiroid bezi boynumuzun hemen önünde yerleşmiş küçük bir organdır. Tiroid bezinin ortalama boyu; 4-4,5 cm kadar olup ağırlığı 20-30 gr. civarındadır.

TİROİD FONKSİYONLARI

Vücutta kapladığı yer küçük olmasına karşın, vücudumuzda kontrol ettiği fonksiyonlar oldukça fazla sayıdadır. Vücut ısısı ve bazal metabolizmanın ayarlanması ile kilo dengesinde, kalp damar sistemi üzerinde etkileri ile kalp hızı ve kasılma gücünde, bağırsak hareketleri ve sindirim hızında, kemik döngüsü ve kemik oluşumunda, algı ve bilişsel süreçte, hafızada, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında ve adet düzeni, üreme, cinsel istek gibi hormonal durumlarda tiroid hormonlarının etkisi ile ayarlanmaktadır.

Tiroid bezi bu saydığımız fonksiyonları kana salgıladığı tiroid hormonları ile (T3 ve T4) sağlar, ayrıca hipofiz bezi olarak adlandırılan merkezden salgılanan TSH (tiroid stimulan hormon) isimli hormon da tiroid hormon salgılanmasını ayarlar.

TİROİD HASTALIĞI VE BELİRTİLERİ

Bu kadar çok fonksiyonu olan bir organın hastalığı durumunda tüm vücutta farklı belirti ve bulgularla seyreden sorunlar ortaya çıkmaktadır.

HİPOTİROİDİ

Tiroid bezinin normalden az çalışarak az hormon salınması durumuna ‘Hipotiroidi’ adı verilir. Bu hastalıkla ilgili görülen belirti ve bulgular vücut metabolizmasının azalmasına bağlıdır ve hemen tüm organların işlevleri yavaşlamıştır. Hipotiroidide genel olarak tüm vucutta yavaşlama durumu, halsizlik, yorgunluk, uyku artışı, unutkanlık, depresyon, sakarlık, kilo alma, yavaş hareket, soğuğa toleranssızlık, cilt kuruluğu, kabızlık, yaygın vücut ağrısı, saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılma, adet düzensizliği ve azalmış cinsel istek gibi yakınmalar görülür.

HİPERTİROİDİ

Tiroid bezinin normalden fazla çalışarak fazla hormon salınması durumuna ‘Hipertiroidi’ adı verilir. Hipertiroidide görülen belirti ve bulgular vücut metabolizmasının hızlanmasına bağlıdır ve hemen tüm organların işlevleri hızlanmıştır. Hipertiroidi hastalığında, uykusuzluk, çarpıntı, sinirlilik, zayıflama, sıcağa toleranssızlık, ellerde titreme, ishal, saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılma, adet düzensizliği, gözlerde belirginleşme gibi yakınmalar görülebilir.

TİROİD NODÜLÜ

Çok sık rastlanan bir diğer tiroid hastalığı da tiroid nodülüdür. Tiroid bezinde bir yumru mevcutsa buna tiroid nodülü denilmektedir. Nodüllerin hasta ve doktor açısından üç önemli özelliği vardır. Birinci ve en önemli özellik nodülün kanser olup olmadığıdır. İkinci özellik nodül veya nodüllerin otonom yani başına buyruk çalışarak aşırı hormon üretimi ile hipertroidi denilen hastalığa yol açıp açmadığıdır. Üçüncü özellik ise iri nodüllerde rastlanan nefes borusuna baskı yapıp yapmadığıdır. Tüm bu sorunlar fizik muayene, laboratuar ve görüntüleme yöntemleri ile kolayca tanı alabilmektedir.

TİROİD TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Ülkemiz gibi iyot eksikliğinin sık görüldüğü ülkelerde çok sık rastlanan tiroid rahatsızlıklarında da erken tanı ve tedavi ile yüz güldürücü sonuçlar almak mümkündür. Bu nedenle başta, iyod eksikliği olan bölgede yaşayan veya yeterli iyod almayanlarda ve ailesinde tiroid hastalığı sık görülen kişilerde olmak üzere, tiroid hastalığı bulgu ve belirtileri olan herkesin, mutlaka Endokrinoloji kliniklerine başvurarak tiroid kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir.

Detaylı Bilgi için 444 1 443


Bu Birim Aşağıdaki
Hastanelerde Var