GUT HASTALIĞI (DAMLA HASTALIĞI) NEDİR? NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Gut Hastaligi Nedir

GUT HASTALIĞI (DAMLA HASTALIĞI)
Eklemlerin içinde ve çevresinde ürik asit birikimi ve yüksek miktarda ürik asit bulunmasıyla ortaya çıkan romatizmal ve metabolik bir hastalıktır. Gut kelimesi Latince gutta (damla)’dan gelir. Zehirli maddenin eklemlerde damla damla biriktiğini belirtmek için kullanılmıştır. Genellikle ayak başparmağında veya diğer alt eklemlerde başlar. Sıklık oranı %5’tir. Gut, eklemlerde ve çevresinde ürik asit kristallerinin birikmesine bağlı olarak ağrı, hassasiyet ve kızarıklığa neden olur. Sağlıklı bir kişide vücutta biriken ürik asit atılır. Protein yapısındaki maddelerin vücuttan atılan şeklidir. Gut hastalığı romatizmal bir hastalıktır ancak metabolizma bozukluğu da vardır. Kralların Hastalığı, Hastalıkların Kralı veya Zengin Hastalığı olarak da bilinen bu hastalık, tüm romatizma türleri içinde en ağrılı olanıdır. Fatih Sultan Mehmet, 2. Murat, 2. Bayezid, Osman Gazi, Nurullah Ataç’ın guttan öldüğü söylenir.
Gut Hastalığı Nedenleri
Çok fazla alkol alımı
Çok sıkı diyet ve açlık
Proteinli yiyeceklerin fazla tüketilmesi
Operasyon geçirme
Enfeksiyon hastalıkları
Aşırı yorgunluk, stres
Eklem travması, yaralanma
Kemoterapi uygulanması
Fazla diüretik kullanma (İdrar söktürücü haplar)
Ürik asit, pürin metabolizmasının yıkım ürünüdür. Pürinler, vücutta bulunan DNA, RNA ve bazı organik bileşiklerin yapısına katılan maddelerdir. Atılımında sorun varsa veya çok fazla üretiliyorsa kanda çoğalır. Bu durum, ürik asit seviyesinin yükselmesine (hiperürisemi) yol açar ve zamanla eklem iltihaplanmasına neden olur. Gut hastalığı sıklıkla ayak başparmağındaki iltihapla kendini gösterir. Bu tip ataklar çok şiddetli olabileceği için hastalar genellikle ani bir şekilde acil servislere başvururlar. Gut, kronik bir hastalık olup kesin tedavisi yoktur, ancak doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir.
Gut hastalığı, erkeklerde daha sık görülür. En çok 40-65 yaş aralığında ortaya çıkar. Kadınlarda menopozdan sonra daha sık görülür. Gençlerde nadirdir. Ürik asit yapımında fazlalık, vücuttan atılımında bozukluk nedenleri arasındayken kalıtsal (soya çekim) bir hastalık olup hipertansiyonu, diyabeti olan ve şişman olan kişilerde daha sık görülür. Aile öyküsü de bu hastalığın gelişme riskini artırabilir. Yüksek kilo, insülin direnci gibi metabolik rahatsızlıklar, vücuttaki ürik asit seviyelerini yükselterek gut hastalığını tetikleyebilir.
Gut Hastalığı Belirtileri
Eklemlerde ağrı, şişme ve kızarıklık olur.
Ayak başparmağı ve eklemlerde ürik asit kristalleri birikir (Tofüs), hareket kısıtlanması, şekil bozukluğu olabilir.
Bu Tofüs kristalleri, deri altı, avuç içi, parmak uçlarında şişliklere neden olur. Ayrıca kulak kepçesinde ve dirseklerde de tofüs birikintileri görülebilir. Tofüsler zamanla büyüyebilir ve eklem deformasyonlarına yol açabilir.
Gut hastalığı, genellikle ani başlangıç gösterir. Birçok hasta, gece aniden başlayan aşırı ağrı, şişlik ve ısı artışı gibi semptomlarla şikayetçi olur. Bu akut ataklar genellikle 24 ila 48 saat içinde zirveye ulaşır ve daha sonra kendiliğinden geçebilir, ancak tedavi edilmezse yeniden nüksedebilir.
Gut Hastalığı Tanısı
Her ürik asit yüksekliği, gut hastalığı demek değildir. Kesin tanı, eklemlerden alınan sıvıda ürik asit kristallerinin varlığıyla konulur. Bu sıvı, şiş ve ağrılı olan eklemlerden alınır ve mikroskop altında incelenir. Ek olarak, kan testleri ile ürik asit seviyesinin ölçülmesi de yardımcı olabilir. Ancak, ürik asit seviyeleri tek başına tanı koydurucu değildir, çünkü bazı kişilerde yüksek ürik asit seviyeleri olduğu halde gut hastalığı gelişmeyebilir. Tanı için hastanın öyküsü, fiziksel muayene ve laboratuvar sonuçları bir arada değerlendirilir.
Gut Hastalığı Tedavisi
Gut hastalığı tedavi edilmezse eklemlerde ciddi hasarlar gelişebilir. Eklem şişlikleri ve ağrılar için kullanılan ilaçlar semptomatiktir ve genellikle ağrıyı kesmek amacıyla kullanılır. Akut atak tedavisinde genellikle kolşisin, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ’ler) ve kortikosteroidler kullanılır. Ancak, bu ilaçlar sadece ağrıyı hafifletir ve hastalığın seyrini değiştirmez. Gut hastalığının kesin tedavisi yoktur, ancak uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle hastalık kontrol altına alınabilir.
Uzun süreli kronik gut tedavisinde ise ürik asit üretimini azaltan veya atılımını artıran ilaçlar kullanılır. Ürik asit seviyesinin sürekli olarak normal düzeyde tutulması, atakların önlenmesine yardımcı olabilir. Bu ilaçlar arasında alopürinol ve febuksostat gibi pürin metabolizmasını etkileyen ilaçlar yer alır. Ayrıca, ürik asit atılımını artıran probenesid gibi ilaçlar da kullanılabilir.
Gut hastaları, yaşam tarzı değişikliklerine de dikkat etmelidir. Bol su içmek, böbrek taşı oluşumunu engeller ve ürik asidin vücuttan atılmasını kolaylaştırır. Ayrıca, deniz ürünleri, hayvansal yağlar, sakatatlar, kırmızı etten uzak durulmalı, aspirin kullanılmamalıdır. Alkolden kaçınılmalı ve özellikle bira gibi pürin içeriği yüksek içeceklerden uzak durulmalıdır. Diyetle ilgili öneriler, genellikle düşük pürinli besinleri içeren, dengeli bir beslenme planını kapsar. Gut hastalarının beslenme konusunda bir beslenme uzmanına başvurması önerilir.
Gut Hastalığı ve Komplikasyonlar
Tedavi edilmezse gut, eklem hasarına ve böbrek taşlarına yol açabilir. Ürik asit kristalleri zamanla birikerek eklemlerde deformasyona ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Ayrıca, uzun süreli yüksek ürik asit seviyeleri böbreklerde hasara neden olabilir. Böbrek taşı, ürik asit kristallerinin böbreklerde birikmesiyle gelişebilir ve bu durum, böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Kronik gut, aynı zamanda kalp hastalıkları, hipertansiyon ve metabolik sendrom gibi diğer sağlık sorunlarıyla da ilişkilidir.
Özetle
Gut hastalığı, erken tanı ve tedavi ile yönetilebilen bir durumdur. Hastaların yaşam tarzı değişikliklerine ve düzenli doktor kontrollerine dikkat etmeleri büyük önem taşır. Bununla birlikte, gut hastalığının kontrolü ve semptomlarının yönetimi için tıbbi tedavi, doğru diyet ve yaşam tarzı düzenlemeleri birlikte uygulanmalıdır. Bu hastalık, uygun tedavi ve önlemlerle kontrol altında tutulabilir, ancak tedavi edilmezse ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Gerekli tedavi sürecini takip etmek, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve ağrıların önüne geçebilir.

 

İÇİNDEKİLER

Önemli Yazılar