Kolan Hospital Group Kulak Burun Boğaz Bölümünde; kulaklar, burun ve sinüs boşlukları, dudaklar ve ağız boşluğuna ait yapılar, geniz, yutak ve gırtlak hastalıklarının yanı sıra, tiroid ve paratiroid bezi ve tüm tükrük bezlerinin hastalıkları, baş-boyunla ilgili yapıların anomalilerinin tanı ve cerrahi tedavisi için modern ve yüksek teknolojik yöntemler kullanılmaktadır.
Kulak Burun Boğaz poliklinik muayenelerinde endoskopik ve mikroskopik muayene yöntemleri kullanılmakta olup işitme ve denge sistemi hastalıklarının tanısına yönelik tetkikler bölüm bünyesindeki odyoloji laboratuvarlarında gerçekleştirilmektedir.
Kulak Burun Boğaz Bölümünde hizmet verilen hastalıklar ve tedaviler;
- Alerjik rinit
- Ani işitme kaybı
- Vertigo
- Kulak enfeksiyonları (dış, orta ve iç kulak)
- Faranjit
- Geniz eti büyümesi
- Koku ve tat bozuklukları
- Larengo farengeal reflü
- Larenjit
- Meniere Hastalığı
- Apne (Obstruktif uyku apnesi) (Tıkayıcı sebeplerle uykuda solunum durması)
- İşitme bozuklukları
- Ses Hastalıkları
- Sinüzit
- Taşıt tutması (hareket hastalığı)
- Tükrük bezi kanseri
- Vestibüler nörit (Denge siniri iltihabı)
- Kanser (ağız, ağız boşluğu, dudak, yutak (farenks), gırtlak (nazofarenks), sinüs, tükürük bezi, tiroid,)
Otoloji/Nörootoloji
Dış, orta ve iç kulağın doğumsal anomalileri, enfeksiyöz ve travmatik hastalıkları ve kanserleri, duyma ve dengeyi etkileyen sinir yolları ile ilgili bozuklukları kapsayan kulak hastalıklarının tıbbi ve cerrahi tedavisi uygulanmaktadır.
- Kronik orta kulak hastalıkları cerrahisi (kulak zarı deliklerinin onarımı, kulak kemikciklerinin onarımı, kolesteatom cerrahisi),
- Yüz siniri felcinin tıbbi ve cerrahi tedavisi,
- Meniere Hastalığının tıbbi ve cerrahi tedavisi,
- Kulak kemikciği kireçlenmesinin (otoskleroz) cerrahi tedavisi,
- Kulak kepçesi, dış kulak yolu, orta kulak tümörlerinin cerrahi tedavisi
- Kemiğe ameliyatla yerleştirilebilen işitme cihazı takılması,
- Koklear implant (biyonik kulak) uygulanması.
Pediatrik Otolarengoloji
- Bademcik ve geniz eti ameliyatı.
- Kulak zarına tüp takılması.
- Doğumsal boyun kitlelerinin cerrahi tedavisi.
Baş Boyun Bölgesi
- Dudak kanserlerinin cerrahi tedavisi.
- Ağız boşluğu, dil ve bademcik tümörlerinin cerrahisi.
- Geniz, yutak ve gırtlak kanseri cerrahi tedavisi.
- Çene altı (submandibuler) ve kulak önü (parotis) tükrük bezlerinin cerrahisi.
- Yüz cildi ve kemiklerinin, sinüs kanserlerinin cerrahi tedavisi.
- Yüz kemiği kırıklarının (burun ve çene kırıkları) onarılması.
- Boyun lenf bezlerinin temizlenmesi için diseksiyon ameliyatları.
Burun Ve Sinüs Boşluklarının Tıbbi ve Cerrahi Tedavisi (Rinoloji)
- Septum deviasyonu (septoplasti) ameliyatı.
- Burun içi etlerinin (konka) radyofrekansla küçültülmesi.
- Burun poliplerinin cerrahi tedavisi, Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS).
Ses Bozukluklarının Tıbbi Ve Cerrahi Tedavisi (Larengoloji)
- Ses teli nodül ve poliplerinin cerrahi tedavisi.
- Ses teli felcine bağlı bozuklukların tıbbi ve cerrahi tedavisi.
Allerjik Hastalıklarının Tanı (Alerji Testleri) Ve Tedavisi
Odyoloji
İşitme sisteminin değerlendirildiği ve çeşitli tnı ve tedavilerinin yapıldığı Kolan Hospital Group Bölümünde bu konuda özel eğitim almış odyologlar hizmet vermektedir.
Odyoloji Bölümünde yapılan işlemler;
- Saf Ses Odyometri ve Timpanometrik Ölçümler
Periferik işitmenin değerlendirilmesi amacı ile kullanılan ve saf ses çıkarabilen ses jeneratorlerine odyometre adı verilir. Bu cihaz kullanılarak oluşturulan test sonuçları uzman kulak burun boğaz uzmanları tarafından değerlendirilir.
- Elektronistagmografi (ENG, VNG) ve Denge Testleri
ENG, göz küresinin etrafına elektrodlar yerleştirilerek korneoretinal potansiyel farkı sonucu oluşan göz hareketlerinin (nistagmus) kaydedilmesi esasına dayanır.
- ABR/BERA (Auditory Brainstem Response)
İşitme sisteminin, özel işitsel uyarana cevabı olarak ortaya çıkan nöroelektrik aktivitesidir.
- ABR/BERA testi;Kooperasyon güçlüğü olan hastalarda (bebekler, çocuklar ve zihinsel engelliler gibi)
- Objektif işitme eşikleri hakkında bilgi edinmede,
- Lezyon varlığında ayırıcı tanı olarak,
- Organik olmayan işitme kayıplarında işitme kaybının saptanmasında
- Koma evrelerinin ve beyin ölümünün değerlendirmesinde kullanılmaktadır.
- Vestibüler Rehabilitasyon
- Otoakustik Emisyon Testi
- Yeni doğan İşitme Taraması
Bu testler, ulusal yeni doğan işitme tarama programları, OAE (Otoakustik emisyon) ve ABR kullanılarak, yeni doğan taramasının yapıldığı noninvaziv, nesnel ve fizyolojik ölçümlerdir.
Yüz Plastik ve Estetik Cerrahisi
Burun Estetiği (Rinoplasti)
Rinoplasti burnu yeniden şekillendirme ve yapılandırma ameliyatıdır. Amaç burnu fonksiyonel ve estetik açıdan daha iyi hale getirmektir. Aynı zamanda burnun orta bölmesinde nefes almaya engel oluşturan kemik eğrilikleri (deviasyon) varsa rinoplasti ameliyatı ile birlikte bu eğriliklerin de düzeltilmesi mümkündür.
Burun estetiğinde amaç yüzünüze en uygun burnu yapmaktır. Bu cerrahi mevcut burun üzerine yapılacağından, sahip olunan burun da operasyon başarısını etkilemektedir. Yani sizin cildinizin kalınlığı, mevcut kıkırdakların inceliği ve formu yara iyileşmeniz ve daha önce geçirdiğiniz burun ameliyatı, başarı oranını belirler. Amaç yüzünüzle uyumsuz bir burun yapmak değildir. Bu nedenle tek başına en güzel burnu yapmak sorunları çözmeyecektir. Yüzünüze en uygun burnu yapmak en başarılı sonuç olarak kabul edilir. Başka bir insanın burnunu örnekleyerek talepte bulunmak da dolayısıyla yanlıştır. Ameliyatlı olduğu izlenimi vermeyen güzel bir burun ortaya çıkmış ve ameliyat öncesinden daha iyi bir nefes alma sağlanmış ise, ameliyat başarıya ulaşmış demektir.
Burun estetik ameliyatları dünyada en çok yapılan estetik amaçlı ameliyatlardır. Ameliyat süresi yapılacak işlemin kapsamına göre genellikle iki saat ile beş saat arasında değişir. Ameliyat sonrası burun kemiğine müdahale varsa morluk ve şişlikler olabilmekte fakat eskiden uygulanan cerrahi tekniklere göre çok daha az oranda görülmektedir. Ameliyat bitiminde burun içerisine genellikle bir miktar nefes almaya da izin veren silikon tamponlar yerleştirilir ve burun dışına da küçük bir alçı ve flasterler uygulanır.
Ameliyat sonrası genellikle korkulduğu gibi ağrılı geçmemektedir. Basit ağrı kesicilerle bu dönem oldukça rahat geçecektir. İki gün sonra burun içi silikon tamponlar boşaltılır ve nefes almanız normale döner. Bu tampon çıkarma işlemi eski klasik bez tamponların çıkarılması işlemine göre çok daha ağrısız bir işlemdir ve çok kısa sürer.
Kulak Kepçesi Estetiği (Otoplasti)
Otoplasti ameliyatı ile, halk arasında kepçe kulak olarak da adlandırılan, aşırı belirgin görünümlü kulak kepçesi düzeltilebileceği gibi, doğumsal veya travma benzeri sebepler yüzünden gelişmemiş veya görüntüsü bozuk olan kulak kepçesi ve kulak memesi de yeniden şekillendirilebilir. Ameliyat sonrasında genellikle ciddi ağrı olmaz; ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilen hafif bir ağrı beklenebilir. Bir hafta süreyle gündüz ve gece kafa bandı uygulanır; sonraki birkaç hafta ise kafa bandının sadece geceleri takılması istenir. Çocuklar bir hafta sonra okula başlayacak duruma gelirken, erişkinler işlerine daha erken dönebilirler.
Endoskopik Sinüs Cerrahisi
Burun çevresinde, alında, göz küresinin arkasında, üst çene kemiğinde bulunan içi hava dolu boşluklara sinüs denir. Sinüslerde yaklaşık olarak günde yarım litre salgı oluşur. Eğer sinüs içine hava giriş çıkışı bozulur ise (nezle, grip, burun kemiği eğrilikleri, polipler, geniz eti, vs.) mikroplar üremeye, çoğalmaya başlar. Böylece sinüs mukozası iltihaplanır. Bu “akut sinüzit” dediğimiz durumdur. Eğer sebep ortadan kalkarsa sinüs tekrar havalanmaya ve sağlıklı haline kavuşmaya başlar. Aksi takdirde olay devam eder ve bu süreç 3 aya kadar uzar ise “kronik sinüzit” meydana gelir. Akut sinüzitte tedavi kolay ve süreç kısa iken, kronik sinüzitte tedavi zor, çoğunlukla da cerrahi yöntemlere başvurulması gerekir.
Sinüzit Belirtileri
Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, halsizlik, hafif ateş, alında, göz arkasında, üst çenede ağrı ve hassasiyet olabilir. Burun akıntısı sarı-yeşil renge dönüşen bir soğuk algınlığı durumunda akut sinüzitten şüphe edilmelidir. Sinüzit tanısı hastalığın öyküsü ve endoskopik muayene ile konabilir. Ama kesin tanı radyolojik tetkikler ile konur. Direkt grafiler tanıya fazla katkı sağlamadıkları için gerektiğinde bilgisayarlı tomografi en iyi tanı yöntemidir. Sinüs tomografisine kronik sinüzit dışında çok fazla başvurulmaması gerekir.
Sinüzit Tedavisi
Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine cevap verir. Kronik sinüzit için genellikle cerrahi müdahale gerekmektedir. Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) sinüzitin tedavisinde en etkili cerrahi yöntemdir. Ameliyat gereken hastalarda tecrübeli hekimlerce yapılan bu cerrahi yöntemle sonuçlar oldukça başarılıdır. Kronik sinüzitte genellikle 2-3 haftalık antibiyotik tedavisini takiben tomografi çekilerek cerrahiye karar verilir. Cerrahi müdahale tercihen genel anestezi ile yapılır. Ameliyat sonrası burun içinin temizlenmesi ve hekimin tavsiyelerine önemle uyulmalıdır.
Burun Polipleri
Burun polipi, burun ve sinüsleri döşeyen zarın (mukoza) müzmin iltihabi hastalıkları nedeniyle gelişen mukoza baloncuklarıdır. Yumuşak kıvamda, birbiriyle birleşip üzüm salkımı tarzında yapılar oluşturmaya meyillidirler. Bazen burundan dışarı sarkacak derecede büyüyebilirler. Erkeklerde daha fazla görülürler. En sık şikayet olarak burun tıkanıklığı görülür. Hapşırma, kaşıntı, burun ve geniz akıntısı olabilir. Horlama ve uyku apnesi görülebilir. Koku ve tat alma bozuklukları ortaya çıkabilir. Tanı direk veya endoskopik muayene ile kolaylıkla görülebilir. Tomografide sinüslerdeki polipleri de görüntülemek mümkün olur. Burun poliplerinde en etkili ilaç kortizondur. Kortizon ile rahatlama sağlanamazsa cerrahi tedavi planlanır. Son yıllarda “shaver” denen cerrahi aletlerle burun polibi ameliyatlarında daha az kanama olmakta ve ameliyat süresi kısalmaktadır.
Orta ve İç Kulak Cerrahisi
Seröz Otitis Media (Seröz otit, Efüzyonlu Otitis Media)
Orta kulak boşluğu, östaki kanalı adı verilen bir kanalla, burun boşluğunun arkada bağlandığı boşluk olan genizle bağlıdır. Yutkunma ve çiğneme kaslarının uzantısı olan bazı kaslar, her 3-4 yutkunmada bir östaki borusunun genize açılan girişini açar ve orta kulaktaki birikmiş salgılar ve oksijeni azalmış hava genze, burundan gelen temiz hava ise orta kulağa girer. Bu hava ve sıvı geçişinden sonra östaki kanalı kendiliğinden kapanır. Çocuklarda bu kanal tam anlamıyla gelişmemiştir. O yüzden çocuklarda orta kulak enfeksiyonları daha sık görülür. Ayrıca östaki kanalının ağzı yine çocuklarda sık görülen büyük geniz eti tarafından kapanması, genizden hava geçişinin durmasına neden olur. Uzun süre orta kulak boşluğuna hava geçemediğinde, orta kulak boşluğu buradaki dokulardan salgılanan bir sıvıyla tamamen dolabilir. Normalde havanın olması gereken orta kulak boşluğunda bu şekilde sıvı toplanması durumuna “seröz otit” adı verilir. Seröz otit genellikle hafif bir işitme kaybı dışında belirti vermez.
Tanıda ilk olarak fizik muayenede kulak zarının görüntüsü önemli ölçüde bilgi verir. İşitme ve ortakulak basıncını ölçen timpanometri testleri tanıyı kesinleştirmede faydalı olur. Erişkinlerde sebebi mutlaka ortadan kaldırmak sonra kulağa müdahale gerekir. Çocuklarda neden geniz eti ise, seröz otit olması geniz etinin alınması için yeterli sebeptir. Seröz otitis media tespit edilmiş bir çocukta timpanogram değerleri alındıktan sonra 20 günlük antibiyotik tedavisi (gerekirse 2 veya 3 defa tekrarlayarak) sonrasında kulak muayenesi ve timpanogram değerleri ile karşılaştırarak ilaç tedavisine cevap vermeyen hastalara kulak zarına tüp tatbik edilmesine karar verilebilir.
Kronik Otitis Media
Kronik otitis media (kronik orta kulak iltihabı) hastalarının orta kulağında oluşan kronik hastalığı gidermek için yapılan, kulak zarı deliğinin kapatıldığı, kulak kemikçiklerinde varsa harabiyetin düzeltildiği, onarıldığı ameliyata verilen addır. Bu ameliyatın birkaç alt türü vardır.
Miringoplasti
Sadece kulak zarındaki deliğin tamir edilmesidir.
Ossiküloplasti
Zar sağlamdır. Sadece işitmenin düzeltilmesi için kulak kemikçiklerindeki harabiyet onarılır.
Mastoidektomi
Kulak arkasındaki kemiğin içerisinde bulunan hücreler (mastoid hücreler) temizlenir.
Kronik orta kulak hastalığı olanlarda orta kulak veya kulak kemiği içindeki hava boşluklarında dökülen dış kulak yolu derisi veya kulak zarı dış tabakası hücrelerinin oluşturduğu parlak beyaz renkte kitleler olan “kolestetom” oluşmasıdır. Bu kitlelerin önemli özelliği soğan zarı gibi sarmal şeklinde büyümesi, büyüdükçe de kemik kısımlara baskı yaparak kemik erimesine yol açmasıdır. Kronik orta kulak iltihaplarında en çok komplikasyona yol açan şey bu kolesteatomlar önüne gelen her şeyi eriterek tahrip eder. Yüz siniri kanalını eriterek sinirin hasar görmesine sebep olur. Orta kulaktaki iltihap beyne veya beyinciğe yayılarak menenjite ve beyin apsesine yol açar. Dolayısıyla, kolesteatomlu kronik orta kulak hastasının mastoidektomi ameliyatı olması zorunludur.
Otoskleroz (Orta Kulak Kemikçiklerinde Kireçlenme)
Otoskleroz, iç kulağı çevreleyen kemik kapsülün kontrolsüz bir şekilde yer yer kireçlenmesidir. Bu kireçlenme odağı daha çok, üzengi kemikçiğinin (stapes) iç kulağa komşu olduğu kemik kapsül kısmında oluştuğundan, stapes kemikçiği bu kireçlenmeden en fazla etkilenir. Stapes kemikçiği hareketleri bozulur, hatta tamamen hareketsiz kalır. Ses dalgalarını iç kulak sıvılarına iletemez. Böylece sesin iç kulağa iletimi safhası sekteye uğramış olur. Etkilenen kulakta çınlama ve zamanla artan işitme azlığı oluşturur. Hastaların büyük çoğunluğu 20-40 yaş arası bayanlardır. Ailede işitme kaybı olan birileri çoğunlukla vardır (genetik geçiş). Bunun yanı sıra odyolojik testlerden işitme eşiği testi, timpanogram ve refleks testi tanıyı destekler. Kesin tanı sadece ameliyatla konur. Yani otosklerozun kesin tanısı da tedavisi de ameliyattır. Kulak zarı kaldırılıp üzengi kemiği hareketsizliği ve kireçlenme odağının görülmesi tanıyı kesinleştirir. Kireçlenme ile hareketsiz kalan stapes kemikçiğinin çıkartılıp, yerine protez takılması ameliyatı (stapedektomi) en bilinen cerrahi yöntemdir.
Meniere Hastalığı
İç kulağımız vücudun en karmaşık, en hassas ve en mükemmel organlarından biridir. Salyangoz ve yarım daire kanalları dediğimiz içinde sıvı ve işitme-denge organlarının bulunduğu bir kemik kapsülden oluşur. Salyangoz içinde işitme organı ve hücreleri, yarım daire kanallar içerisinde ise denge organı ve hücreleri vardır. Beyin omurilik sıvısı ve kan damarlarından salyangoz ve yarımdaire kanalları içine iki ayrı karakterde sıvı yapılır. Bu sıvılar kemik ve zar bölmelerle birbirinden ayrı tutulurlar. Bu sıvıların yapımı ve atılımı bir denge içerisindedir. Meniere hastalığında, damarlardan yapılan sıvının fazla üretimi ve/veya az atılımı söz konusudur. Meniere krizinde, hem denge hem de işitme organının içinde bulunduğu bu sıvı artar ve zar bölmeyi şişirir. Dolayısıyla Meniere krizinin bir bulgusu olan kulakta basınç hissi ve dolgunluk buna bağlı olarak gelişir. Bir süre sonra zar bölme yırtılır ve iki ayrı sıvı birbirine karışır. Birbirinden farklı yapılardaki bu sıvılar birbirlerine zehirleyici etki yaparak baş dönmesi atağını ve işitme kaybını ortaya çıkarırlar. Kulak uğultusu, bulantı ve kusma da çoğunlukla belirtilere eşlik eder.
Meniere Hastalığının Cerrahi Tedavisi
Meniere Hastalığında işitme seviyesine göre ameliyatlar farklılık gösterir. İşitmesi kötü olmayan ve vertigodan (baş dönmesi) muzdarip hastalara işitmeyi koruyan drenaj ameliyatları yapılabilir. İşitmesini kaybetmiş, baş dönmesinden aşırı derecede muzdarip olan hastalara ise, iç kulağı tahrip edici ve devre dışı bırakıcı ameliyatlar yapılabilir.
Kulak İçi Enjeksiyon
Son yıllarda intratimpanik (kulak zarının geçilip direkt orta kulağa ulaşılması) enjeksiyon gittikçe yaygınlaşmıştır. İntratimpanik enjeksiyonun en büyük avantajı tedavi için kullanılan ilacın sadece orta kulağa verilmesinden dolayı sistemik yan etkilerinin olmamasıdır.
İntratimpanik enjeksiyon aşağıdaki durumlarda uygulanabilir:
- Ani işitme kayıpları: Aniden başlayan (3 günden kısa süreli) ve çınlama, dengesizlik ve baş dönmesinin eşlik edebildiği işitme kayıplarıdır. Bilinen tek etkili tedavisi kortizondur. İntratimpanik olarak yapıldığında ağızdan alınan kadar etkili olduğu çalışmalarla kanıtlanmıştır. Ani işitme kayıplarında erken tedavi (ilk 72 saat) oldukça önemlidir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar yüz güldürücü olmaktadır. Tedaviye geç kalındığı durumularda (1 aydan daha uzun süre olmuşsa) bile intratimpanik enjeksiyon ile sonuç alınabilmesi mümkündür.
- Meniere hastalığı: İlaçlarla kontrol altına alınamayan baş dönmelerinde intratimpanik gentamisin uygulanabilir.
- Tinitus (Kulak çınlaması): İlaçlarla kontrol altına alınamayan kulak çınlamalarında intratimpanik enjeksiyonlar uygulanabilir.
Baş - Boyun Kanser Cerrahisi
- Tiroid Kanserleri
- Yutak Kanserleri
- Ağız İçi Kanserleri
- Tükürük Bezi Kanserleri
- Gırtlak Kanseri
- Boyun Disseksiyonu
Boyunda kasları, damarlar ve yemek borusu, yutak, tiroid gibi organları örten zarlar (fasya) vardır. Bu zarların altında ve üstündeki boşluklarda lenf damarları ve lenf bezleri bulunur. Lenf bezleri, yabancı hücrelerle ve mikroplarla mücadelenin yapıldığı yerlerdir. Baş ve boyundaki tüm dış ve iç organların bu lenf bezlerine giden lenf damarları ağı vardır. Dolayısıyla yüzdeki bir sivilceden de, bademcik iltihabından da lenf bezlerinde de iltihap oluşabileceği gibi, bu bölgedeki tümörlerin hücreleri de bu lenf bezlerine gidip oradaki savaşı kazanarak kanser dokusu oluşturarak lenf bezlerinde büyümeye sebep olabilmektedirler.
Baş ve boyun bölgesinde bulunan tümörler boyunda lenf bezlerine sıçradığı zaman, bu lenf bezleri ve lenf kanallarının temizlenmesi için yapılan ameliyata boyun diseksiyonu denir.
Horlama ve Uyku Apnesi Cerrahisi
Uyku dönemi bedenin tüm faaliyetlerinin yavaşlayıp, azaldığı günlük ritmin gece dediğimiz dönemini kapsar. Akşama doğru beden yorulduğunda, bedensel fonksiyonları azalmaya başlayıp birkaç saat sonra başlayacak uykuya hazır hale gelir. Uyku dönemi yorulmuş, yıpranmış dokuların bir nevi yenilenip onarıldığı dönemdir. Dolayısıyla yeterli solunum ve oksijene ihtiyaç duyulur.
Uyku apnesi ise uykuda iken solunumun en az 10 saniye süreyle durması ve bunun saatte 5 ve üzeri kez tekrar etmesi durumudur. Bunu kısa süreli hastanın fark edemediği uyanma dönemi (arousal) takip eder. Uyuma ve uyanma ile geçen uyku, bedenin dinlenmeden yorgun bir şekilde kalkmasına sebep olur.
Solunumun durması döneminde oksijen alınamaması başta beyin olmak üzere tüm organizmayı etkiler. Solunum kaslarının aşırı çalışmasına bağlı olarak da, hasta hem yorgun hem de konsantrasyonu bozuk bir halde uyanır. Günlük aktivite kalitesi azalır. Hasta fırsat buldukça uyuklar. Karar verme ve çözümleme yeteneğinde azalma, konsantreolamama nedeniyle başarısızlık, mutsuzluk, bıkkınlık ve kazalara meyil artar. Kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon akciğer hastalıkları varsa ağırlaşmaya, yoksa bunlara zemin oluşmaya başlar.
Horlama uykuda soluk alış verişin sesli veya gürültülü bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Beraberinde genellikle apne de vardır. İster horlama ister apne olsun, sebep soluk havasının girip çıktığı yolun herhangi bir yerinde oluşan daralma veya tıkanıklıktır. Bu tıkanıklığın en önemli sebebi burundur. Burun tıkanıklığının da en sık nedeni burun boşluğunu ortadan ikiye bölen kemik ve kıkırdak yapının (septum deviasyonu) eğriliğidir. Boğaz ve damağa ait durumlarda (küçük dil sarkması gibi) apne ve horlamaya sebep olabilirler. Aşırı kilo alınmasına bağlı boyun bölgesinde ve dilde kalınlaşma da horlamaya neden olabilir.
İlk aşamada iyi bir kulak burun boğaz muayenesi zorunludur. Polisomnografi (uyku testi), hastanın bir klinik ortamında bir gece yatırılıp uyutularak, solunum kalp, damar ve beyin fonksiyonlarının değerlendirildiği, saat başına düşen ortalama nefes kesilme sayısının belirlendiği en önemli tanı yöntemidir.
Apnenin ve horlamanın tedavisi, tıkanmaya sebep olan şeyin ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için tıbbi veya cerrahi yöntemler uygulanır. Ameliyat ve diğer solunum destek cihazı kullanılmasından önce ilk denenmesi gereken önlemler, kişinin kilo vermesi, apne ve horlamayı artıran sigara ve alkolün bırakılmasıdır.
Septum ameliyatları, konkaların radyofrekansla veya cerrahi yoldan küçültülmesi, burun etlerinin alınması, burun yapışıklıklarını açma, burun kanatlarını düzeltici cerrahiler, geniz eti ameliyatları, iyi veya kötü huylu tümörlere yapılan cerrahi girişimler, yumuşak damağa radyofrekans uygulanması veya cerrahi yoldan küçültülmesi, bademciklerin alınması, dil kökü küçültücü müdahaleler horlama ve apne tedavisinde başvurulan yöntemlerdir.
Koklear İmplant (Biyonik Kulak) Uygulanması
Koklear implant, çok ileri derece işitme kaybı olan kişilerde takılan elektronik bir cihaz olup sıklıkla "biyonik kulak" olarak da adlandırılmaktadır.
Koklear implant, iç kulakta bulunan koklea (salyangoz) içindeki işitme hücrelerinin zarar görmesine bağlı çok ileri derece işitme kaybı olan kişilerde işitmelerini geri kazanmalarını sağlayan, iç kulağa ameliyatla yerleştirilen elektronik bir cihazdır. Koklear implant ile doğal duymaya yakın bir işitme sağlanabilir.
Koklear İmplant Sonuçları
Koklear implant ne kadar erken yaşta takılırsa sonuçları o kadar yüz güldürücü olmaktadır. Koklear implant çocuk konuşmayı öğrenmeye başladığı yaşlarda takılırsa (1-3 yaş) sonuçlar oldukça başarılıdır. İşitmesi ve konuşması hemen hemen normal çocuklar kadar olmaktadır.
Kemiğe İmplante İşitme Cihazı Uygulanması
Kemik İletimli İmplant (Bone Anchored Hearing Device)
İmplant, deri altına yerleştirilir. İDış ve orta kulağı kullanmadan direkt iç kulağı uyarmaktadır. Estetik olarak da cazip bir çözümdür. İmplant tamamen derinin altında olduğundan, dışarıdan görülmez. Ses işlemcisi ise oldukça küçük olup, saçın altına takılarak göze çarpmadan kullanılabilir.
Ses Bozuklukları Tıbbi ve Cerrahi Tedavisi
Ses Tellerinin İyi Huylu Tümörleri
- Ses Teli Polibi
Genellikle bir akut ses travmasını (bağırma gibi) takiben ses teli epiteli altına olan kanamayı takiben gelişen bir lezyondur. Hemen daima tek taraflıdır. Daha çok orta yaşlı erkeklerde görülür. Şikayet olarak ses kısıklığı oluşturur. Tedavisi cerrahi eksizyondur.
- Ses Teli Nodülü
Sesi uzun süre yanlış kullanma sonucu gelişen, tipik olarak ses tellerinin birbirlerine en fazla sürtündüğü 1/3 ön-2/3 arka birleşim noktasında gelişen çift taraflıdır kalınlaşmalardır. Şarkıcı nodülü adı da verilmektedir. Profesyonel olarak sesini kullanan meslek gruplarında (öğretmen, ses sanatçısı, politikacı, pazarcı gibi) daha sık görülür. Şikayet olarak ses kısıklığı oluşturur. Tedavisi öncelikle konuşma terapisidir. Konuşma terapisinde kişiye ses tellerini ve nefesini doğru kullanma teknikleri eğitimi verilir. Ses terapisine cevap vermeyen ilerlemiş nodüller ameliyatla alınır.
- Kontakt Granülom ve Entübasyon Granülomu
Kontakt granülom, erkeklerde, genellikle orta yaşlarda görülür. Daha çok ses tellerini uzun süre zorlamaya bağlıdır ve böylelikle kadınlardaki ses teli nodülüne karşılık gelir. Entübasyon granülomu ise, bir genel anestezi sırasında ağızdan nefes borusuna tüp yerleştirilmesinden birkaç hafta sonra ortaya çıkar. Şikayet olarak ses kısıklığı oluşturur. Tedavisi öncelikle konuşma terapisidir. Ses terapisine cevap vermeyen fibrotik nodüllerde cerrahi eksizyon yapılır.
- Ses teli kistleri
Seröz veya müköz içerikli, ince duvarlı bu kistler hemen tamamı ses teli mukozasanın hemen altında bulunur, seyrek olarak derinde ses teli kaslarının içerisine yerleşirler. Gelişme nedeni olarak öncelikle ses tellerinin yüzeyindeki mikroskobik salgı bezlerinin ağızlarının tıkanması sorumlu tutulmaktadır. Şikayet olarak ses kısıklığı oluşturur. Tedavisi cerrahi olarak kistlerin çıkarılmasıdır.
- Ses Teli Papillomu ve Juvenil Papillom (Papillomatozis)
Papillomların gelişiminde Human Papilloma Virüs tip 6 ve 11’in sorumlu olduğu düşünülmektedir. Daha çok orta yaştaki erkeklerde görülür. %20'lere varan oranlarda gırtlak kanserine dönüşebilmektedir. Ses kısıklığına neden olur. Sesin kalitesinin düzeltilmesi ve solunum yolunun açılmasına yönelik cerrahi işlemler uygulanır. En etkili tedavi yolu, genel anestezi ile papillomun CO2 lazer ile kitlenin yakılmasıdır. Ayrıca sistemik interferon tedavisinin de faydaları bildirilmiştir.
- Displazi
Lökoplakiler (beyazımsı, kalınlaşmış mukoza sahaları), hiperkeratozlar (griden kırmızıya dek değişen renklerde mukoza kabalaşmaları, kalınlaşmaları) sigara içenlerde ve kronik larenjitlerde daha sık görülür. Fizik muayenedeki görünümleri ile kanserden ayırt etmek zordur o yüzden mutlaka ameliyatla çıkarılıp patolojik inceleme yapılmalıdır. Patoloji sonucunda kanser çıkmasa bile bu hastalar gırtlak kanseri gelişme riskinin fazla olması nedeniyle sıkı takip edilmelidir.