
VEREM (TÜBERKÜLOZ) NEDİR?
Verem tıp dilinde tüberküloz, bilinme tarihi çok eskilere dayanan ve Dünya tarihi boyunca en çok insan ölümlerine yol açan bir hastalıktır. Özelikle Hindistan, Çin gibi Asya ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde halen ikinci en çok ölüme yol açan bulaşıcı hastalıktır.
Dünya nüfusunun üçte biri verem basili ile tanışmıştır ve bir yılda 1,3 milyon insan tüberküloz nedeniyle ölmektedir. Tedavi edilebilir bir hastalıktır. Verem tedavisinde kullanılan ilaçlar 1940-1950’li yıllarda bulunmuştur. Tedavisi ucuzdur ve ücretsizdir. Buna rağmen halen yaygın görülüyor olmasında verem etkeninin özelliği, hastalığın seyri, bulaşma şekli, tedavisinin uzun ve çok ilaçla yapılıyor olması gibi hastalığa spesifik özellikler yanında gelişmekte olan ülkelerde sağlık hizmetlerinin yetersiz olması ve ülkeler arası göçler veya seyahatler rol oynamaktadır.
Çünkü verem mikrobu dayanıklı olup ilaçlara direnç geliştirebilmekte, hastalık sinsi başlangıçlıdır farkedilebilir olana kadar hastanın çevreye hastalığı yayması, tedavinin uzun süreli ve çok ilaçla yapılıyor olması nedeniyle hastanın tedaviye uyumunu azaltması hastalığın halen yok edilememesinin en önemli sebepleridir.
Hastalık etkeni insan vücuduna solunum yoluyla girer ve hangi organa yerleşirse o organın adı ile anılır. Akciğer veremi, lenf bezi veremi, kemik veremi, gırtlak veremi gibi. Hastalar tarafından konuşma ile 0-210 damlacık, öksürme ile 0-3.500 damlacık, hapşırma ile 4.500-1.000.000 damlacık çıkarılır ve her defasında 1-5 mikron çapında 1-3 adet basil içeren, 3500 kadar enfeksiyöz parçacığı etrafa saçılır. Verem mikrobu ısıya duyarlı, güneş görmeyen kuru yerlerde havada uzun süre 2-8 ay gibi canlı kalabilirken, direkt güneş ışığı altında 2 saat içinde ölür.
Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar, aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta saklı kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşturur. Hastalık riskini artıran bazı durumlar vardır. Aktif ve tedavi almayan veremli kişi ile uzun süreli yakın temas olması, mikropla karşılaşan kişinin 0-5 yaşta veya ileri yaşta olması, zayıf ve düşkün olması, sigara, uyuşturucu kullanımı veya kortizon gibi bağışıklığı baskılayan ilaç kullanımı, diyabet, siroz, AIDS gibi bağışıklığı baskılayan hastalığı olması, akciğer filminde verem sekel lezyonunun varlığı, ağır stres durumun varlığı gibi.
VEREM (TÜBERKÜLOZ) BELİRTİLERİ NELERDİR?
Hastalığın tanısı için hastalanan kişinin verem hastalığından şüphelenmesi gerekir. Öksürük, ateş, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı, gece terlemesi gibi yakınmaların varlığı ve bu yakınmaların yavaş seyirle ilerlemesi, uzun sürmesi, özellikle antibiyotik tedavisine rağmen yakınmaların geçmemesi veremi düşündürmelidir. Bu durumda bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Akciğer filmi, kan ve balgam tetkikleri yapılır. Balgamda verem mikrobunun görülmesi ile kesin tanı konur.
VEREM (TÜBERKÜLOZ) TEDAVİSİ
Veremin tedavisi 6 ay süreyle bir grup ilacın düzenli ve devamlı içilmesi ile yapılır. Çok sayıda ilacı, uzun süre düzenli içmek zordur. Bunun için sağlık politikasında ‘doğrudan gözetimli ve ücretsiz tedavi’ uygulaması zorunludur. Veremli hasta ile yakın temaslılarda tarama tetkikleri yapılır, gerekli görülenlere 6 ay süre ile bir ilaçla koruyucu tedavi uygulanır. Düzenli tedavi alan verem hastalarının hepsi iyileşir ancak ilaç direnci olması verem tedavisinde önemli bir sorundur.
Bu hastalarda farklı ilaçlarla daha uzun süreli tedavi uygulanır. Ancak asıl endişe verici olan son yıllarda ortaya çıkan dirençli tüberkülozda kullanılan ilaçlara da mikrobun direnç kazanmasıdır. Bu nedenle veremle mücadele her ülkede titizlikle yürütülmesi gereken önemli bir halk sağlığı uygulamasıdır.
Topluma düşen görev de hava yoluyla bulaşan tüm hastalıklarda olduğu gibi kişisel hijyene ve ortam hijyenine önem vermek ve hasta olunduğunda erken ve düzenli tedavi olmak başkalarına bulaştırmamak adına gereken tüm önlemleri almaktır. Öksürüp hapşırırken her defasında yeni mendil kullanmalı, ellerimizi sık yıkamalı, dengeli beslenmeli, bulunduğumuz ortamları sık havalandırmalı, öksürüp hapşıran kimselerle öpüşüp tokalaşmamalı, başkasının kişisel eşyalarını kullanmamalıyız.


