
Glokom, göz içi sıvısının yeterince boşalamaması nedeniyle göz tansiyonunun artması anlamına gelir.
Dünya genelinde körlüğe neden olan en önemli hastalıklardan biri olarak kabul edilen glokom, erken tanı ve tedavi edilmediğinde ciddi sonuçlar doğurabilir. Göz içi basıncının artması, optik sinir üzerine baskı yaparak zamanla kalıcı görme kaybına yol açabileceği için, glokomun kontrol altında tutulması büyük önem taşır. Bunun için farklı tedavi yöntemleri kullanılsa da, her hasta için en uygun yaklaşım farklıdır. Bu yazıda, glokom tedavisinde kullanılan iğne yönteminin detaylarına ve bu tedavinin nasıl uygulandığına odaklanacağız. Özellikle diğer tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığı ya da hastanın düzenli ilaç kullanımı konusunda zorluk yaşadığı durumlarda tercih edilebilecek bu yöntem, göz içi basıncını kontrol altına alarak optik sinirin zarar görme riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Glokom iğnesi tedavisinin uygulanma süreci, etkinliği ve hangi hastalar için önerildiği gibi unsurlar, bu yazının odak noktalarından biri olacak.
Glokom, göz içi sıvısının yeterince boşalamaması nedeniyle göz tansiyonunun artması anlamına gelir.
Normal Görüş ve Glokomun Etkisi:
Glokom nedeniyle daralan bir görüş açısı vardır. Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adıyla bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Glokomda, göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek seviyede yüksektir. Glokom, dünya genelinde en sık görülen kalıcı görme kaybı nedenidir. Kırk yaşın üzerinde yaklaşık her 40 kişiden birinde görülür ve hastalığın ortaya çıktığı 20 kişiden birinde her iki gözde kalıcı görme kaybına, yani total körlüğe neden olur. Bu hastalık iki türde gerçekleşir: kalıcı glokom ve süreksiz glokom. Kalıcı glokom ömür boyu devam eder, ancak süreksiz glokom yorgun anlarda belirmeye başla
Belirtiler:
Normalde göz içi oluşumlarının beslenmesi için göz içinde sürekli olarak bir sıvı mevcuttur. Bu göz içi sıvısı, aynı zamanda sürekli olarak bazı kanallarla göz dışına atılır. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan bu kanallarda yapısal bir tıkanıklık oluşması veya sonradan bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkar. Göz içi sıvısının yeterince boşalamaması sonucu göz içi basıncı yükselir ve yükselen göz içi basıncı, görmeyi sağlayan göz siniri hücrelerinin beslenmesini engeller. Göz siniri hücreleri, yükselen göz içi basıncı nedeniyle hasar görerek yavaş yavaş çevreden merkeze doğru görme kaybına neden olur. Hücrelerin tümü öldüğünde kalıcı total görme kaybı oluşur.
Kimler Glokoma Eğilimlidir?
Glokom, dünyada milyonlarca kişide görülen ve her insanda ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Bununla birlikte, bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini artırabilir. Toplumda 40 yaş üzerinde %2, 60 yaş üzerinde %10 oranında görülür. Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir. Ancak 40 yaşın üzerinde olanlar, ailesinde glokom bulunan kişiler, şeker hastalığı, hipertansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanlar, glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alır. Özellikle glokom hastalığının ailesel geçişinin önemli olduğu ve ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat daha fazla risk altında olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Glokom Riskini Artıran Faktörler:
• İlerleyen yaş, ailede glokom geçmişi (genetik yatkınlık)
• Sigara, şeker hastalığı, migren
• Miyopi, yüksek düşük kan basıncı
• Uzun süreli kortizon tedavisi
• Göz yaralanmaları Bu özelliklere sahip kişilerin, glokom riskine karşı düzenli göz muayeneleri yaptırmaları uygun olur.
Teşhis:
Hastalık herhangi bir belirti vermediğinden ve oluşan görme kaybı geri döndürülemediğinden, glokomda erken tanı çok önemlidir. Hastalık ne kadar erken tespit edilirse, görme kaybı da o derece az olacaktır. Glokom tanısında, göz hastalıkları uzmanı tarafından yapılan detaylı bir göz muayenesi çok önemlidir. Bu muayenede görme keskinliğinin belirlenmesi ve rutin göz kontrollerinin yanı sıra, göz içi basıncının yani göz tansiyonunun ölçümü, göz içi sıvısının dışarı boşaldığı kanalların yer aldığı bölgenin kontrolü ve göz sinirinin durumunun değerlendirilmesi yapılır. Gerektiği takdirde, bilgisayarlı görme alanı ve göz siniri analiz yöntemleri tanıda önemli rol oynar. Göz tansiyonu 21 mmHg’ya kadar normal kabul edilir ve bunun üzerindeki değerler yüksek göz tansiyonu olarak değerlendirilir. Buna karşın, göz tansiyonu tek kriter değildir ve göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir. Göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen durumlarda, bilgisayarlı görme alanı ve göz siniri analiz tetkikleri, göz sinirinin hasarının varlığının ve derecesinin belirlenmesinde, zaman içindeki değişimin saptanmasında önemlidir.
Tedavi:
Glokom hastalığının tanısı konulduktan sonra, bugünkü tedavide amaç, göz tansiyonunu düşürerek göz sinirinin hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir. Bugün için genelde tanı sonrası ilk seçilen yöntem ilaç tedavisi olmasına rağmen, ilaç tedavisine yeterli derecede yanıt vermeyen hastalarda lazer tedavisinin ya da cerrahi tedavi yöntemlerinin uygulanması mümkündür. Özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı durumlarda doğrudan lazer girişimleri ya da cerrahi yöntemler de kullanılabilir. Glokomda ilaç tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler sağlanmış, etkili yeni ilaçlar tedavinin başarısını büyük ölçüde artırmıştır. İlaç tedavisinde önemli olan hastanın ilaçları sürekli olarak düzenli kullanmasıdır. İlaç kullanılmayan veya ilaç tedavisine yanıt vermeyen durumlarda kullanılan cerrahi yöntemler de son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlamaktadır.
Glokom hastalığına karşı geliştirilen yeni bir ilacın “yan etki” olarak kirpikleri uzattığı saptandı. Miami Üniversitesi’nde yapılan bir deneyde de söz konusu ilaç bir jelle karıştırıldı. Araştırmaya katılanlardan bir gruba ilacın etken maddesinin bulunduğu jel verilirken, diğer gruba bu maddenin bulunmadığı bir jel verildi. Deneklerden jeli her iki göze de düzenli olarak uygulamaları istendi. İlacın bulunduğu jeli uygulayanların kirpikleri 6 haftada 2 milimetre uzadı. Bu kişilerin kirpiklerinin, içinde ilacın bulunmadığı jel sürenlerinkinden iki kat hızlı uzadığı tespit edildi. Ancak ilacın kirpikleri nasıl uzattığı henüz bilinmiyor.
Enjeksiyon:
Glokom iğnesi, aslında glokom tedavisi için kullanılan bir ilaç enjeksiyonudur. Bu tedavi yöntemi, özellikle göz içi basıncını düşürmeye yönelik ilaçların yeterli etki göstermediği veya hasta tarafından düzenli kullanımının zor olduğu durumlarda uygulanabilir. İğne ile uygulanan ilaçlar, göz içi basıncını düşürerek optik sinire zarar verme riskini azaltmaya yardımcı olur. Glokom iğnesi, genellikle göz doktoru tarafından steril bir ortamda uygulanır. İğne uygulamasından önce göz, lokal anestezi ile uyuşturulur ve ardından ilaç gözün ön veya arka kısmına enjekte edilir. İşlem sırasında hasta genellikle çok az ağrı veya rahatsızlık hisseder. Glokom iğnesi tedavisi, başka glokom tedavi yöntemlerine ek olarak veya onların yerine kullanılabilir. Bu tedavi yöntemi, göz içi basıncını etkili bir şekilde düşürmeye yardımcı olabilir, ancak her hastanın bireysel durumuna ve tedaviye verdiği yanıtına bağlı olarak sonuçlar değişebilir. İğne uygulamasının ne sıklıkla yapılması gerektiği, hastanın durumuna ve göz doktorunun önerilerine bağlıdır.